Atatürk, daha Kurtuluş Savaşı yıllarında eğitimin önemine vurgu yapmış, “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.” sözüyle öğretmenlerin toplumdaki rolünü açıkça ortaya koymuştur.

Bu nedenle bir eğitimci olarak başta kendim olmak üzere, ülkemde insan davranışlarından kaynaklanan olumlu başarılarla birlikte, olumsuz ne kadar sorun varsa, en büyük sorumluluğun biz eğitimcilerde olduğunu düşünüyorum.

Milli çıkarlarımıza aykırı davranma, devlet malına zarar verme, taciz, tecavüz, kadın cinayetleri, rüşvet, hırsızlık, uyuşturucu kullanımı ve satışları vb. suç unsurlarını gördükçe belki bilgi kazandırmış olabiliriz ama, doğru davranış kazandıramamışız diye kendimi sorgularım.

Elbette, bu tür suçların tümüne her toplumda rastlamak mümkün. Ancak, uluslararası istatistiklerdeki yerimiz nedeniyle, eğitim sistemimizin ciddi olarak gözden geçirilerek daha bilimsel temeler üzerine inşa edilmesi için bir uyarı olarak görmemiz gerekir.

Eminim birçok meslektaşım bir insanın yetişmesinde ve edindiği davranışlarda birçok faktörü ileri süreceklerdir. Burada onları tek, tek sayarak yazımı uzatmak istemiyorum. Çünkü çocuklarımızın eğitilmesi ve doğru davranış kazandırılmasının en örgütlü ve programlı olduğu yer okullarımız olup, merkezinde olanlarda öğretmenlerdir.

Cumhuriyetle birlikte Köy Enstitülerin açılması, eğitimde çağ atllattığı inkâr edilemez tarih yazmıştır. Çünkü öğretmenlik mesleğine seçilebilmek için, yaşıtlarının en iyisi olmak zorundaydı. Bu öğretmen adaylarımızın eğitiminde devlet, hiçbir olanağını esirgemedi. Asker olarak ebedi Başkomutanımız, öğretmen olarak ebedi Başöğretmenimiz Atatürk’ün talimatı ile öğretmenlerimizin maaşı, milletvekillerinin maaşından düşük tutulamamıştı. Köy Enstitülerin, öğretmen okullarının ve nihayet öğretmen liselerinin kapatılması ile öğretmenlik bilincini çok ileri yaşlarda zorunlu olarak seçilen meslek dalı haline getirilmesinin sancılarını bugün yaşadığımızı düşünüyorum.

Maalesef bugün de Millî Eğitim Bakanlığı’nın kimi cemaat ve tarikatlarla yaptığı ortak projelerle bilimsel eğitimin dogmatik eğitime doğru bir gidişin işaretlerini vermekte. Çocuklarımızın pedagojik eğitim almamış insanların verecekleri eğitimlerle muhatap edilmesi ile yarın vahim sonuçlarla karşı karşıya kalmamızın ihtimal dahilinde olduğunu düşünüyorum.

Öğretmen, davranışlarıyla olduğu kadar kılık ve kıyafeti ile de öğrencilerine örnek olmalıdır. Bir okula girdiğimizde, kimin öğretmen, kimin veli ve kimin öğrenci olduğunu anlamamız önemlidir. Bir zamanlar bırakın okulu, Trabzon ve Hakkari’de görev yaptığım zaman ilk defa karşılaştığım esnaflar ‘Öğretmensiniz değil mi?’ diye kendilerinden emin olarak sorarlardı.

24 Kasım Öğretmenler günü nedeniyle, öğretmenlerimizin en azından saç, sakal, kılık ve kıyafet yönünden kendilerini sorgulamalarını ve öğrencilerine örnek olmalarını istiyorum. Tabiki örnek olan öğretmenlerimiz hariç ve onları yürekten kutluyorum.

Türk milletinin çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmasında, fedakârca Anadolu’nun ücra köşelerinde, kar kış demeden, imkânsızlıklar içinde çocuklarımızı yarınlara hazırlayan öğretmenlerimizin önünde saygı ile eğildiğimi ifade etmek isterim.

Başöğretmen Atatürk’ün açtığı aydınlık yolda ilerleyen tüm öğretmenlerimizin, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü yürekten kutluyorum.