Adem Çil yazdı: Gelin, hep birlikte toplumsal sorumluluğumuzu hatırlayalım. Göz önünde olanlar kadar onları izleyen bizler de eleştirel bir bilinçle, sorgulayan bir zihinle davranalım. Doğruyu alkışlayalım, yanlışa 'yanlış' diyelim. Partizan bir kafayla olayları yorumlayıp göz göre yanlışa ortak olmayalım.
Merhaba Değerli Okur,
Toplumda belirleyici rol üstlenen, göz önünde olan kişilerin; siyasetçilerin, gazetecilerin, kamu yöneticilerinin ve kanaat önderlerinin taşıdığı sorumluluk, yalnızca görevleriyle sınırlı değildir. Bu kişiler, aynı zamanda yaşam tarzları, söylemleri, giyimleri, aile yaşantıları ve bireysel tercihleriyle de topluma yön verir, örnek teşkil eder.
Günümüzde özellikle gençler, medyadan ve sosyal mecralardan izledikleri figürleri kendilerine rol model olarak almakta, onların davranışlarını örnek almakta, hatta kimlikliklerini bu gözlemlerle şekillendirmektedir. Bu nedenle kamuya mal olmuş kişilerin sergiledikleri her davranış, yalnızca kendilerini değil, toplumu da doğrudan etkilemektedir.
Bu noktada bu kişilerin özel hayatlarında dahi toplumsal değerlere uygun davranmaları gerektedir. Zira toplumun gözünün önünde olan bir figürün, kendisine tanınan konumun arkasına sığınarak bazı sınırları zorlaması, ahlaki ve kültürel değerlerin aşınmasına neden olabilir. Kimi zaman bir kıyafet tercihi, kimi zaman bir aile içi tutum ya da topluma açık ortamlarda sergilenen tavırlar; kamuoyunda tartışmalara neden olmakta ve sosyal dokunun zedelenmesine yol açmaktadır.
Toplumsal yozlaşma, bir anda ortaya çıkmaz. Bu tür küçük ama etkili sapmalar, zamanla normalleşir, sonra kanıksanır ve nihayetinde toplumun temelini oluşturan değerleri sarsar. Bu yüzden, halkın önünde olan kişiler; "Benim özel hayatım" diyerek her davranışı meşrulaştıramaz. Aksine, toplumun ortak vicdanına ve kültürel yapısına saygı göstermekle yükümlüdürler.
Tabiki her bireyin mahremiyeti kutsaldır, ancak kamusal figürlerin mahremiyet sınırı, toplumun hassasiyetlerine paralel olarak daha farklı çizilmelidir. Çünkü onlar sadece birey değil, aynı zamanda temsil ettikleri makamların ve değerlerin simgesidir.
Özellikle yerel düzeyde etkin konumda olan kişilerin daha fazla sorumluluk hissetmeleri gerekir. Küçük bir ilçede, bir siyasetçinin, gazetecinin veya kamu yöneticisinin attığı her adım, söyledikleri her söz ve giydiği her kıyafet bile toplumda yankı bulur. Bu nedenle dikkat, özen ve sorumluluk ilkesi; bu kişilerin günlük hayatının ayrılmaz bir parçası olmalıdır.
Unutulmamalıdır ki toplumlar, öncülerini izleyerek şekillenir. Eğer bu öncüler örnek olma sorumluluğunu unutursa, toplumsal çözülme kaçınılmaz hale gelir.
Bu vesileyle Kapaklı’da yaşayan tüm değerli hemşehrilerime sesleniyorum:
Gelin, hep birlikte toplumsal sorumluluğumuzu hatırlayalım. Göz önünde olanlar kadar onları izleyen bizler de eleştirel bir bilinçle, sorgulayan bir zihinle davranalım. Doğruyu alkışlayalım, yanlışa 'yanlış' diyelim. Partizan bir kafayla olayları yorumlayıp göz göre yanlışa ortak olmayalım. Gençlerimizi doğru örneklerle buluşturmak, geleceğimizi sağlam temeller üzerine kurmak istiyorsak; değerlerimize sahip çıkmalıyız. Yozlaşmayı değil, toplumsal duyarlılığı teşvik eden bir anlayışı birlikte inşa edersek ilçemizde yaşanan bir çok sorunun üstesinden gelebiliriz. Aksi bir durum hepimiz için felaket olacaktır.
Kapaklı’nın aydınlık yarınları, bugün göstereceğimiz bilinçli duruşla mümkün olacaktır.
Kalın sağlıcakla...