Tarih 15 Ağustos 1984, gece olmasına rağmen hava hala bunaltıcıydı. Ancak Şemdinli ve Eruh’un sorunu keşke bundan ibaret olsaydı. Çünkü PEKAKA’nın çakallar sürüsü, 41 yıl sürecek binlerce asker, polis, öğretmen, memur, sivil ve bebek ayırt etmeden katliamlarını resmen başlatıyor, asker ve sivil ilk şehitlerimizi veriyorduk.

Gerek zenginlik kaynaklarımız, gerekse jeopolitik konumumuz gereği çok şanslı bir ülkeyiz. Gelir adaletini sağlamış, demokrasiyi, sosyal devlet anlayışı ile taçlandırmış, birde her alanda iyi yetişmiş mevcut insan gücümüzle, beş yılda dünyanın ilk beş ekonomisine girmememiz için hiçbir neden göremiyorum.

Bu güçlü yanlarımız, emperyal güçlerin iştahını kabarttığı gibi, ürkütmektedir de…

Ancak ilk şanssızlığımız, ABD ile 24 Şubat 1945’te imzalanan Askeri Yardım Antlaşmasıdır. Bu antlaşmanın 7. Maddesi ile Türkiye, ABD’nin oluşturacağı askeri ve iktisadi programlarını uygulamayı kabul etmiştir. Yani askeri ve ekonomik bağımlılık maddesidir.

İkinci şansızlığımız, başta ABD ve İngiltere olmak üzere emperyal güçlerin dayatmalarına boyun eğerek, 15 Ağustos 1945’te çok partili hayata geçmemizdir.

Çok partili hayata geçiş ile ülkemizdeki irticai ve bölücü terörün dış mimarı olan ABD’yi, sürekli dost ve müttefikimiz olarak değerlendirecek iktidarların önü açılmış oluyordu artık…

​Devlete başkaldıran bir terör örgütünün, dış devlet ve istihbarat desteği olmadan ömrü, ancak kurulduğu gündür. Yeter ki o ülke tüm zenginlik kaynaklarını en verimli şekilde kullanan iktidarlar eliyle yönetilmiş olsun. Onbinlerce şehit verdiğimiz, vergilerimizi refahımız yerine, bu çakalların imhası için harcamak zorunda kaldığımız, 41 yılın iç ve dış sorumluları mutlaka hesap vermelidir. Aksi halde yarın PEKAKA yerine başka çakallarla mücadele etmek zorunda kalacağımız muhtemeldir. Zaten ABD’nin Türkiye Büyük Elçisi Thomas Barrack, 21 Temmuz 2025 tarihinde 'Güçlü ulus devletler İsrail için bir tehdittir.' açıklamasıyla bunu açıkça itiraf etmiştir.

Kapalı kapılar ardında ‘Terörsüz Türkiye’ için yapılan görüşmelerde sağlanan mutabakatlar, şimdilerde komisyon marifeti ile hayata geçirilme aşamasına geldiği anlaşılıyor. Terörsüz Türkiye’nin olmaz ise olmazlarını sizlerin aracılığı ile komisyonun dikkatine sunmak istiyorum.

1- Eğitimde Fırsat Eşitliği: Eğitim, bireylerin eleştirel düşünce becerilerini geliştirir. Her çocuğun kaliteli eğitime erişimi sağlanmalıdır.

2- Ekonomik Kalkınma ve Adalet: Yoksulluk, işsizlik ve adaletsizlik duygusu, terör örgütlerinin gençleri istismar etmesinde önemli rol oynar. Bölgesel kalkınma, istihdam olanaklarının artırılması ve sosyal adalet, terörün kök nedenlerini kurutabilir.

3- Diyalog ve Katılım Kültürü: Farklılıklarımızı tehdit görmek yerine, zenginlik olarak kabul etmek gerekir.

4- Demokratik Hukuk Devleti: Adaletin tesis edildiği, hak ve özgürlüklerin korunduğu bir toplumda terörün barınma olasılığı azalır. Hukukun üstünlüğü, temel hakların güvence altına alınması ve şeffaf yönetim, toplumsal barışın sigortasıdır.

Sonuç

Terörsüz bir Türkiye hayali, ulaşılması zor ama imkânsız olmayan bir hedef. Hep birlikte, korkunun değil umudun egemen olduğu bir geleceği yaşamak dileğiyle…