Siyaset, özü gereği toplumsal fayda üretmek, kamusal çıkarları korumak ve demokratik değerleri yaşatmak amacıyla var olan bir zemindir. Ancak bu zeminin siyasetçiler tarafından çok kaygan hale getirdiğine çokça şahit oluyoruz.
Son yıllarda, siyaset sahnesinde saf değiştiren, “parti değiştiren” kişilerin sayısında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Bu değişikliklerin arka planında ise çoğunlukla bireysel menfaat arayışlarının yattığına tanık oluyoruz. İşte bu noktada, kişisel çıkar için saf değiştirenlerin siyasete ve topluma etkilerini sorgulamak bir zorunluluk halini alıyor.
Kişisel çıkar için veya şantajlara direnemeyip saf değiştirenleri sorgulamak gerektiği gibi, bunları saflarına katanlarında sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü artık siyaset zemininin bataklığa dönüşmemesi kaçınılmaz demektir.
Bir milletvekilinin, bir yerel yöneticinin ya da üst düzey bir bürokratın, kendi geleceğini garanti altına almak veya kısa vadeli menfaatler peşinde koşmak için siyasi pozisyonunu satılığa çıkarması, yalnızca kendi itibarsızlığını değil, temsil ettiği kurumun ve genel olarak siyasetin de itibar kaybına yol açar.
Siyasi kirlenmenin toplumsal etkileri kısa vadede gözle görülmeyebilir; ancak uzun vadede, bu tür davranışlar yüzünden siyaset ve devlet kurumlarına olan güven eriyip gider. Şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin zedelendiği bir ortamda, liyakat ve adalet gibi kavramlar da gölgede kalır. Kurumlar, bireysel çıkarlar uğruna araçsallaştırılır. Bu dönüştürülmüş siyaset ortamı, toplumsal kutuplaşmayı, yabancılaşmayı ve umutsuzluğu artırır.
SİYASİ KİRLENMENİN TOPLUMA YANSIMALARI
Çocuklara ve gençlere “başarıya ulaşmak için etik dışı yollar da meşrudur” mesajı verilmiş olur. Toplumsal değerlerde aşınma başlar; kamu hizmetinin özüne yabancılaşılır. Siyasetin “kamu yararı” ekseninden, “kişisel kazanç” merkezine kayması, toplumun genel ahlaki yapısında da bozulmaya yol açar. İlkesiz ve satılık siyasetçilerle, bunları satın alanları da sorgulamayan toplumların sonunu düşünmek dahi istemiyorum.
ÇÖZÜM
Siyasi kirlenmenin önüne geçilmesi için öncelikle siyasi etik kurallarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Parti içi demokrasi, milletvekillerinin ve diğer seçilmişlerin tabanın iradesine sadık kalmasını sağlayacak şekilde düzenlenmelidir. Saf değiştirme durumlarında, milletvekillerinin istifasını zorunlu kılan ya da seçmen iradesine başvurulmasını gerektiren yasal düzenlemeler getirilebilir.