Görevin “halkın işini” takip etmek olması gerekirken, bunu “kendi işine” çevirmeye çalışacak ve belediyeden ya da bağlı şirketlerden kendine veya yakınlarına rant sağlayacaksan meclis üyesi olma arkadaş!
Merhaba değerli okur,
Bu yazımın amacı kimseyi kırmak, hedef göstermek ya da aşağılamak değildir. Ancak bazı gerçeklerin artık yüksek sesle ifade edilmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü bir ilin, ilçenin ya da beldenin gelişimini doğrudan etkileyen en temel unsurlardan biri, hiç şüphesiz yerel yönetim kadrolarıdır. Belediyelerin başında bulunan belediye başkanları ve karar organı olarak görev yapan belediye meclis üyelerinin bilgi düzeyi, donanımı, birikimi ve vizyonu ne kadar yüksekse o şehir o kadar hızlı, planlı ve pozitif anlamda gelişir.
İşte tam da bu yüzden, uzun süredir rahatsızlık duyduğum bir konuyu bir kez daha dile getirme gereği hissediyorum.
Hayatında bir türlü başarı elde edememiş, düzenini kuramamış, ailesine dahi katkı sunmakta zorlanan, belli bir meslek edinmemiş, zamanı yönetemeyen ve geçimini sağlamakta güçlük çeken kişilerin siyasetin içinde yer almasını doğru bulmuyorum. Elbette herkesin siyaset yapma hakkı vardır; buna bir itirazım yok. Ancak kendisine faydası dokunmamış, dokunmayacak olan insanların belediye başkanlığına veya meclis üyeliğine talip olması; belediye yönetiminde ciddi sıkıntıların doğmasına yol açmaktadır. Üstelik bu durum, şehrin geleceğini, kamu kaynaklarını ve halkın hizmetlerini doğrudan etkilemektedir.
Bu nedenle bazı konuların artık açık ve net şekilde konuşulması gerektiğini düşünüyorum.
Eğer belediye meclis üyesi olup…
-
Oğlunu, kızını, damadını, gelinini ya da yedi sülaleni işe aldırmak için mücadele edeceksen,
-
Görevin “halkın işini” takip etmek olması gerekirken, bunu “kendi işine” çevirmeye çalışacak ve belediyeden ya da bağlı şirketlerden kendine veya yakınlarına rant sağlayacaksan,
-
Ada–parsel numaralarıyla dolaşıp emlak, arsa ve inşaat işlerinde aracılık yapacaksan,
-
İştirak şirketlerinde yöneticilik kapıp “huzur hakkı” adı altında ek maaş peşine düşeceksen,
-
Görevin bittikten sonra belediyeye kadrolu girebilmenin hesabını yapıyorsan…
Sen meclis üyesi olma arkadaş!
Çünkü meclis üyeliği; makam, güç, imtiyaz, torpil ya da kişisel fayda kapısı değildir. Meclis üyeliği; sorumluluk ister, bilgi ister, üretim ister, şehrin geleceğini dert edinmeyi ister. Kendi hayatını yönetemeyen birinin, şehrin geleceğini yönetmesi mümkün değildir.
Bu koltuklara oturanların birinci görevi; yakınlarını değil, halkı düşünmektir. İhaleyi kovalamak değil, hizmet üretmektir. Kendi cebini doldurmak değil, belediyeyi daha şeffaf hale getirmektir. Çünkü yerel yönetimlerde bir kişinin değil; binlerce insanın hakkı vardır.
Halkın güveni, sandıkta alınmış bir oyla değil; görev süresi boyunca gösterilen duruşla kazanılır.
Bu yazı bir eleştiri değildir; bir uyarıdır.
Bir kişiye değil, bir zihniyete yöneliktir.
Görevini hakkıyla yapan, halkın derdiyle dertlenen, emek veren tüm meclis üyelerine ise saygım sonsuzdur. Onlar bu yazının muhatabı değildir.
Ancak koltuğu kişisel hesaplar için kullananlara bir kez daha söylüyorum:
Sen meclis üyesi olma arkadaş!

