Fisyon; yani atom çekirdeğinin parçalanma süreci, tarihin akışını değiştiren bir enerji kaynağı oldu. küçük bir çekirdeğin bölünmesiyle ortaya çıkan devasa enerji sayesinde hem fırsatlar hem de sorumluluklar bilim dünyasının gündemine girdi.

Fisyon, bir atom çekirdeğinin iki veya daha fazla küçük çekirdeğe ayrılması ve bu süreçte büyük miktarda enerjinin açığa çıkmasıdır. En yaygın olarak uranyum ve plütonyum atomlarında gözlemlenir. Bu olay sırasında zincirleme reaksiyonlar başlar ve saniyeler içinde muazzam bir güç serbest kalır.

1938 yılında Otto Hahn ve Fritz Strassmann'ın yaptığı deneyler, fisyonun bilimsel temellerini attı. Daha sonra, Lise Meitner ve Otto Frisch’in teorik çalışmaları bu sürecin anlaşılmasını sağladı. II. Dünya Savaşı sırasında ise fisyon, Manhattan Projesi kapsamında askeri ve enerji üretiminde dönüm noktası oldu.

Fisyon enerjisi, özel olarak tasarlanmış nükleer reaktörlerde elde edilir. Reaktörlerde, zenginleştirilmiş uranyum veya plütonyum yakıt çubukları kullanılır. Bir nötron, uranyum çekirdeğine çarptığında çekirdek ikiye bölünür ve zincirleme reaksiyon başlar. Her bir bölünme sırasında yeni nötronlar açığa çıkar ve bu nötronlar diğer çekirdeklerle etkileşerek reaksiyonun devam etmesini sağlar.

Bu bölünme sürecinde açığa çıkan enerji, çoğunlukla ısı şeklindedir. Reaktörün soğutucusu (genellikle su), bu ısıyı emer ve buhar üretir. Üretilen buhar ise türbinleri döndürerek elektrik üretimini mümkün kılar. Yani, atomun gücü evlerimize elektrik olarak ulaşır.

Günümüzde fisyon, nükleer enerji santrallerinde elektrik üretiminin temel mekanizmasıdır. Bir avuç uranyumdan tonlarca kömüre eşdeğer enerji elde etmek mümkündür. Bu avantaj, ülkelerin enerji politikalarında fisyonun önemli bir yer edinmesini sağlamıştır. Ancak, her nimetin bir külfeti olduğu gibi, fisyonun da radyoaktif atık ve güvenlik riskleri beraberinde gelir.

Fisyonun barışçıl amaçlarla kullanılması, temiz enerji arayışında umut vadederken; askeri alanda kullanımı insanlığın hafızasında kara bir leke bırakmıştır. Hiroşima ve Nagazaki’de yaşanan trajediler, fisyonun kontrolsüz ellerde ne denli tehlikeli olabileceğini göstermiştir.

Fisyonun geliştirilmesiyle elde edilen enerjinin sürdürülebilirliği çeşitli tartışmalara yol açsa da teknolojik ilerlemeler sayesinde daha güvenli ve verimli santraller inşa ediliyor. Ayrıca, füzyon (İleride detaylarını paylaşacağım) teknolojisinin gelişmesiyle birlikte, fisyonun yerini başka enerji kaynaklarının alıp almayacağı da bilim dünyasının gündeminde.

Fisyon hem nimetleri hem de sorumluluklarıyla insanlığın ortak mirası olarak önümüzde duruyor. Geleceğin şekillenmesinde bilimin insanlığa hükmetmesi yerine, hizmet etmesi için sorumluluklarını üstlenmek siz gençlerin önceliği olmalıdır diye düşünüyorum.

Himmet Resim