Füzyon, evrenin en büyük enerji kaynağı olan Güneş'in ve yıldızların enerji üretiminde kullandığı süreçtir. Hafif atom çekirdeklerinin (genellikle hidrojen izotopları) yüksek sıcaklık ve basınç altında birleşerek daha ağır bir çekirdek oluşturması ve bu sırada muazzam miktarda enerji açığa çıkmasıyla elde edilir.
Güneş’in merkezinde, sıcaklık yaklaşık 15 milyon dereceye ulaşır. Bu ortamda hidrojen atomları, çekirdekleri arasındaki güçlü itimini aşarak birleşir ve helyum atomuna dönüşür. Bu süreçte ortaya çıkan enerji, Güneş’ten yayılan ısı ve ışığın kaynağıdır. Ancak, Dünya’da bu koşulları yaratmak oldukça zordur.
Klasik enerji üretim yöntemlerinin aksine, füzyonda radyoaktif atık miktarı çok az olup, sera gazı salımı neredeyse yoktur. Ayrıca, yakıtı olan döteryum ve trityum gibi hidrojen izotopları, doğada bol miktarda bulunur. Ancak işin sırrı, bu çekirdekleri birleştirmek için gereken olağanüstü sıcaklık ve basıncı elde edebilmekte yatıyor.
Bugüne kadar, dünyanın farklı yerlerinde kurulan deneysel reaktörlerde (örneğin, Fransa’daki ITER projesi) füzyon süreci kısa süreliğine de olsa sağlanabildi. Ancak henüz füzyondan elde edilen enerji, onu başlatmak için harcanan enerjiden fazla olamadı.
Ancak çekirdek kaynaşmasının öyle yüksek sıcaklık ve fırınlar gerektirmeden de gerçekleştirilebileceğine ilişkin düşünceler ve deneyler vardır. Bunlardan birini 1989 yılında Mart’in Fleishmann ve Stanley Pons isimli iki bilim adamı yapmış ve deney ‘soğuk füzyon’ (soğuk çekiridek kaynaşması) adıyla üne kavuşmuştu. Ancak bu iki bilim adamının deneyi dünyanın hiçbir yerinde tekrarlanamamış, yanlış veya kanıtlanamamış bir deney olarak bilim tarihine geçmişti.
Şimdi de New York'ta, nükleer mühendisler Richard Lahey ve Rusi Taleyarkhan ve ekibi tarafından çekirdek kaynaşması olayının yine basit bir laboratuvar koşulunda ses dalgalarıyla kolayca gerçekleştirildiği açıklandı.
Yeni deney, fizikte çökertme denilen bir işleme dayanıyor. Bir sıvı içinde yüksek frekanslı ses titreşimiyle oluşturulan kabarcıklar hızla çöktüğünde ışık yayıyor. Kabarcıkların patlamasıyla milyon derecenin üzerinde sıcaklıklar ortaya çıkıyor ve yüksek basınç ortamı oluşuyor. Bu durum, iki atom çekirdeğinin kaynaşmasına uygun bir ortam yaratıyor.
İki hidrojen çekirdeği kaynaştığında, protonların birleşmesiyle döteryum denilen bir parçacık oluşuyor ve yüksek miktarda enerjinin açığa çıkmasını sağlıyor.
Araştırmacılar ses ışığını, organik sıvı aseton içinde gerçekleştirdiler. Aseton silindiri ses dalgaları bombardımanına tutuldu. Aynı anda döteryuma dönüştürülmüş aseton yüksek hızda nötronlara da maruz bırakıldı.
Nötronlar aseton moleküllerine çarpınca milimetre boyutlarında kabarcıklar meydana geldi. Bunlar ses dalgalarının yarattıklarından daha büyüktü. Bu kabarcıkların çöküşü asetonu o denli ısıttı ki döteryum atomları birbirlerine çarpmaya ve birleşmeye başladılar. Bunlar, kaynaşmanın gerçekleştiğini gösteren kanıtlardı.
Ancak önce, ses dalgalarıyla sıvılardan enerji elde edilmesi fikrinin bir öğrenciye ait olduğunu belirtmek isterim.
Füzyon enerjisinin başarıyla hayata geçirilmesi, insanlık için yeni bir çağın başlangıcı olabilir. Enerji krizlerinin, çevre sorunlarının ve kaynak savaşlarının önüne geçmek mümkün olabilir.
Bugün için füzyon enerjisi, teknolojik ve ekonomik açıdan erişilmesi güç bir hedef olarak görünüyor. Ancak bilimde imkânsız diye bir şey yoktur; sadece zaman ve emek gerektirir. Kim bilir belkide sizlerden biri o zamanı emekleri ile getirebilir.

