Belediyecilik, sadece hizmeti başlatmakla değil, onu sürdürülebilir ve kaliteli şekilde tamamlamakla anlam kazanır; bahaneler değil, çözüm üretmek gerekir.
Ormanın içine kaldırım yaparsın; herkes tarafından beğenilir. Bakmazsın, kaldırımı otlar kaplar. “Orman yoludur, kapanır” derler.
Yol yaparsın; inşaat olur, altyapı geçer, yol bozulur. “O zaman inşaat, altyapı yapma, yol bozulmasın” derler.
Yıllarca barajdan su çekmeye çalışırsın; sular çamurlu akar, su kesintisi yaşanır. “Suyu fazla kullanma, suyun çamurlu gelmesin, kesilmesin” derler.
İmar sorunu yaşarsın; para verirsin, çözülür. “Yolsuzluk yapmasaydın” derler.
Çöpünü çöpe atarsın; çöp dolup taşar, moloz yığınları etrafı kaplar. “Belediyeye bildirseydin” derler.
Proje duyurursun; herkes sevinir, beğenir. Bitiremezsin. “Para yoktu, bekleyeceksin” derler.
Park yaparsın; bakımını yapmazsın, oyun alanları kırılır. “Çocuklar kırıyor zaten” derler.
Otobüs hattı açarsın; seferleri azaltırsın, duraklar tıklım tıklım olur. “Vatandaş az kullansın, daha rahat olur” derler.
Sokak lambası takarsın; aylarca yanmaz, karanlıkta kalır. “Ay ışığı var, idare edin” derler.
Kültür merkezi açarsın; etkinlik koymazsın, kapısı kilitli durur. “Zaten kimse gelmiyor” derler.
Kapalı Pazar Alanı yaparsın; esnaf gölgelik ister. Projeyi bitiremezsin “Gelen müteahhit yapamıyor” derler.
Kanalizasyon yaparsın; yağmurda taşar, sokak göl olur. “Bizden önce altyapı yoktu” derler.
Sokaklar araç dolup taşar; trafik tıkanır, otopark yapmazsın. “Fazla araç trafiğe sebep oluyor” derler.
Ama işin aslı şudur: Belediye dediğin, yaptığı işi takip eder, bozulduysa tamir eder, kirlenmişse temizler, başlatmışsa bitirir. Vatandaş da bu hizmetin takipçisi olur. Eksik yapılana göz yumup “önce vatandaş kendine baksın” demek, sorumluluğu halkın omzuna yıkmaktır. Belediyenin görevi vatandaşa bahane değil, hizmet sunmaktır. Hizmet yapılmadığında görmezden gelmek değil, talep etmek gerekir. Çünkü belediyecilik, ancak halkın sahip çıktığı ve hesap sorduğu yerde gerçek anlamını bulur.