Her yeni güne zam haberleriyle uyanmak, artık sıradan bir sabah rutini haline geldi. Evde yanan elektriğin, akan suyun, sofraya konan ekmeğin bedeli her ay artarken, fatura kabardıkça kabarıyor.
Peki, bu yüklerin nedenleri nedir? Yanıtı bulmak için, iktidarların arka sokaklarında dolaşmak, o gösterişli sarayların, lüks makam araçlarının, ismine “itibar” denilen şatafatlı etkinliklerin gölgesinde kalan, gerçek nedenleri aramak gerekiyor.
Hesapsız İhalelerin Bedeli Ağırdır
Bir ülkenin kaynakları, tüyü bitmemiş yetimin hakkı gözetilerek kullanılmadığında, ortaya çıkan tablo rakamlarla sınırlı kalmaz. Hesapsızca yapılan ihaleler, şeffaflıktan uzak, yandaş kayırmacılığıyla dolu süreçler; kamu kasasını delik bir sepete çevirir. Göstermelik projeler, açılış törenleri ve müsrif harcamalar, devletin borç hanesini her geçen gün kabartırken, bu yükün faturası vergiler ve zamlarla vatandaşa kesilir.
Şatafata İtibar, Tasarrufa Gözdağı
Tasarruf kelimesi, çoğu zaman üst perdeden halka telkin edilir. Yetkililer, “Az elektrik yakın, suyu dikkatli kullanın, kemerleri sıkın” derken; makamların ardında lüks sofralar, özel uçaklar, bitmek bilmeyen temsil giderleri bir gelenek gibi sürdürülür. Tasarrufun halka, israfın ise yönetenlere düştüğü bir düzen vicdanı da adaleti de yaralar.
Hatta orman işçilerimiz canları ile, ormanlarımızda küle dönmüş halleriyle en ağır bedelleri öderler.
Faturası Zamla, Vergiyle Kesilen İsraf
Devletin borç sarmalı büyüdükçe, bütçedeki açık kapanmak bilmeyince, yönetimler en kolay yola başvurur: Vergileri artırmak, yeni zamlar getirmek, ceplerden çıkan parayı çoğaltmak. Bugün elektrik faturası el yaktığında, akaryakıt zammı ulaşımı zorlaştırdığında, bir alışveriş sepeti yarıya indiğinde; bunun nedeni sadece enflasyon ya da döviz kuru değildir. Asıl neden, hesapsız harcamaların, şatafatlı yaşamların, israfın bir şekilde halka fatura edilmesidir.
Halkın Sırtına Yüklenen Adaletsizlik
Vatandaş, ödediği her verginin nereye gittiğini sorguladıkça; sıkılan kemerin ucundaki delik, yönetenlerin harcamalarını karşılamaya yetmez. Halk, tasarrufa zorlanırken; yönetenlerin şatafatına göz yumulduğu sürece, güvensizlik ve huzursuzluk büyümeye mahkûmdur.
Çözüm: Şeffaflık, Liyakat ve Hesap Verebilirlik
Toplumların evrensel en büyük ihtiyacı; adil, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışıdır. Her kuruşun, her harcamanın, her ihalenin hesabı halka verilmeli; kamu kaynakları sorumlulukla yönetilmelidir.
Sonuç olarak, vatandaşın boğazına kadar zam ve vergiyle dolan bu fatura; aslında hesapsızca yapılan her harcamanın, göz ardı edilen her yolsuzluğun, görmezden gelinen her israfın sonucudur.
Tek Çözüm: Soran, sorgulayan ve hakkını arayan bir toplumla mümkündür.
Unutmayalım: Devletlerin asıl varlık nedeni, herkes için adil bir düzen kurmak, halkın emeğini korumaktır. Faturanın adil kesilmediği bir yerde ne barış ne de refah kalıcı olabilir.
Bu arada yeni çiftlere mutluluklar dilerim. Ancak düğün davetiyelerinin dağıtılmasında resmi aracının kullanıldığı yönündeki duyumlarıma şahsen üzüldüğümü belirtmek isterim.