“İş, ehline verilmezse kıyameti bekle!” der bir ata sözümüz. Ne yazık ki günümüzde kurumsal hayatın en büyük yaralarından biri de liyakatsiz atamalar ve beraberinde gelişen kişisel yetersizliklerdir. Bu tablo, çalışanların huzurunu bozan, verimliliği azaltan ve ne yazık ki mobbingi teşvik eden bir ortam yaratmaktadır.

Liyakat Nedir, Neden Önemlidir?

Liyakat, bir göreve getirilen kişinin bilgi, yetenek ve deneyim bakımından o işi en iyi şekilde yapabilecek kapasitede olmasıdır. Esasen, bir ülkenin ya da kurumun ilerlemesi için temel taşlardan biri sayılır. Liyakatin göz ardı edildiği atamalarda ise işin ehli olmayan kişiler koltuklara oturur; ehil ellerin yerini “torpilli” eller alır. Bu da çalışma ortamında adalet duygusunu zedeler, motivasyonu ve bağlılığı düşürür.

Kişisel Yetersizliklerin Kurumsal Etkisi

Göreve ehil olmayan birinin gelmesi, sadece kendi verimsizliğiyle sınırlı kalmaz; ekibin tüm dinamiklerini bozar. Yetersiz yönetici ya da personel, çalışanların bilgi ve tecrübesinden rahatsızlık duyarak kendi eksikliklerini örtbas etmek için çeşitli baskı yöntemlerine başvurabilir. “Kendi eksikliğini başkasının başarısına gölge düşürerek kapatmak” deyimi, tam da bu noktada anlam kazanır.

Mobbingin Belirginleştiği Nokta

Liyakatsiz atamalar sonucu yetkin olmayan kişilerin elinde şekillenen kurum kültürü, mobbing uygulamalarını da beraberinde getirir. Mobbing, sistematik olarak bir çalışana psikolojik baskı uygulamak, onu yıldırmak, dışlamak ya da onurunu zedelemek anlamına gelir. Özellikle yönetici pozisyonunda bulunan kişilerin yetersizlikleri, kendisini eleştiren ya da daha iyi performans gösteren çalışanlara yönelik baskıcı tutumlara dönüşebilir. “Gölge etme, başka ihsan istemem” sözü, ne yazık ki bu kişilerin sergilediği tavrı özetler.

Çalışan Perspektifinden Mobbing

Mobbinge maruz kalan çalışanlar, çoğu zaman kendilerine yapılan haksızlığı dile getirememenin psikolojik yükünü taşır. Güvensizlik, motivasyon kaybı, işten soğuma ve hatta sağlık sorunları yaşanabilir. Böyle bir ortamda, iş arkadaşlığı yerini şüphe ve korkuya bırakır; iş barışı bozulur, verimlilik yerle bir olur.

Çözüm Önerileri ve Umut Işığı

İş dünyasında adaletin tesisi için öncelikle liyakatin esas alınması gerekmektedir. Şeffaf sınav ve mülakat süreçleri, performansa dayalı değerlendirme sistemleri ve etik ilkelerin benimsenmesi şarttır. Kurum içi psikolojik destek mekanizmalarının oluşturulması, mobbingle mücadelede önemli bir adımdır. Unutulmamalıdır ki, “Her işin başı insan; insanın başı da vicdan” anlayışı, kurumları ayakta tutan temel değerdir.

Sonuç

Liyakatsiz atamalar ve kişisel yetersizlikler, kurumların geleceğini tehdit eden sinsi bir hastalıktır. Mobbing ise bu hastalığın en görünür belirtisidir. Sağlıklı, adil ve huzurlu bir iş ortamı için herkesin taşın altına elini koyması ve liyakat ilkesine sahip çıkması gerekir. Çünkü, “Hak yerini bulur, adalet gecikse de tecelli eder.” Güçlü kurumlar, güçlü toplumların teminatıdır.