Kapaklı’da araçlarında yüksek sesli müzik dinleyerek sokakları konser alanına çevirenler, vatandaşın huzurunu hiçe sayıyor. Her geçen gün artan bu sorun nedeniyle vatandaşlar daha fazla denetim talep ediyor.
Kapaklı’nın en işlek caddelerinde, sanki şehrin bütün sessizliğini yok etmeye ant içmiş bir güruh var. Araçlarının camlarını sonuna kadar açıp dinlediği müzikle etraftaki herkesi kendi zevklerine ortak olmaya mecbur kılan. Kimin ne dinlediği kimsenin umurunda değil, mesele “bakın buradayım” demek. Ne yazık ki bu “var olma” yöntemi, sadece gürültü kirliliğinden ibaret.
Kapaklı, nüfusunun büyük kısmı fabrika işçisi olan bir ilçe. İnsanlar vardiyalı çalışıyor, kimisi gece nöbetinden dönüp gündüz uyumaya çalışıyor, kimisi hasta, kimisinin evinde yeni doğmuş bebek var. Ama bu şahısların umurunda mı? Elbette değil. Onlar için esas olan, o an kendi keyifleri… Çevresindeki insanların huzurunu düşünmek mi? O, lügatlerinde yok.
Aracında yüksek sesle müzik dinleyince “havalı” olduğunu sanan bu kişiler, aslında çevresine “ben başkalarının yaşam alanına saygı duymuyorum” mesajı veriyor. Bu, özgürlük değil, düpedüz bencillik. Sokaklar kimsenin kişisel konser alanı değil. Hele ki insanların evlerinde dinlenmeye çalıştığı saatlerde, bu gürültü adeta bir işkenceye dönüşüyor.
Bu sorunun çözümü için denetimler artmalı, cezalar caydırıcı hale getirilmeli. Gürültü kirliliği, sadece rahatsızlık değil, aynı zamanda bir sağlık sorunu. İnsanların uykusuz kalması, stres yaşaması, psikolojik olarak yıpranması işte bu kadar “umursamaz” davranışların sonucu.
Bir şehirde yaşamak, başkalarının huzuruna saygı göstermeyi gerektirir. Yüksek sesli müzikle dikkat çektiğini sananlar, aslında sadece saygısızlıklarını sergiliyor. Müzik elbette güzel şeydir, ama kimse sizin şarkılarınızı istemeden dinlemek zorunda değil. Gürültüyle var olmaya çalışmak, varlığınızı değersizleştirmekten başka bir şey değil.