12 Eylül 1980 bölücü ve şeriatçı darbesinin ürünü olan 2820 sayılı siyasi partiler kanunu, parti yönetimlerini güçlü yetkilerle donatmıştır.

Ne yazık ki 38. Kurultaya kadar geçen sürede CHP genel başkanları dahil, partinin etkin yönetim kademelerinde bulunanların çok büyük bir kısmı tarafından bu yetkiler despotça kullanılmış ve parti içine sızmaların yolunu açmışlardır. Bu nedenle ‘Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor’ diyenler gibi parti kültürünü ve bilinçli parti üyelerini kendileri için tehdit görmüş ve dışlamışlardır.

CHP’nin okul kimliğini, sandık kurulunda görev alanlara geçerli veya geçersiz oyları anlatmakla sınırlamış, parti kültürünün ve ideolojisinin paylaşılmasını engellemenin ötesinde yasaklamışlardır.

Bugün CHP’ye yönelik teslim alma operasyonları parti içi çekişmelerin ötesinde, BOP kapsamında, ülkemize biçilen misyonun tamamlanması için, CHP’nin BOP köstebeklerinin kontrolünde olmasını zorunlu kıldığını düşünüyorum. Hatta bu uğurda yıllardır parti içine sızmış Kılıçdaroğlu, Tekin vb. partide üst düzeylerde bulunmuş muhalif görünümlü BOP köstebeklerini dahi deşifre etmek zorunda kaldılar.

Bu zorundalığın, Cumhuriyetimiz ve üniter devlet yapımız için kritik bir zaman dilimine işaret ettiğini düşünüyorum. Bu endişemi başta şu veya bu şekilde Kılıçdaroğlu yanında yer alanlarında paylaşacaklarına inanıyor ve güveniyorum. Çünkü CHP’de bugün yaşananlar, renkli listelerin mücadelesi değildir. BOP’un Türkiye’ye yüklediği misyonda, önünde kalan tek engelin CHP’ye sızmış köstebeklerinin kontrolüne geçmesinin mücadelesidir.

Sırtlanların pusuda avını beklerken sessiz kaldıkları gibi, yaşananları sessizce izleyen Kılıçdaroğlu’nun mutlak butlanı sabırsızlıkla beklediğini düşünüyorum.

Bu arada, yandaş kanallardaki algı operasyonları hakkında yorum yapmayı abesle iştigal olarak gördüğüm için zamanınızı almak istemiyorum. Ancak muhalif kanallarda her akşam, yaşananlar hakkında, CHP kurmayları dahil katılan yorumcuların, sanki ülkemizde parlamenter bir rejim varmış, sanki kuvvetler ayrılığı varmış gibi yapılanlara eleştiri yapmalarından gına geldi artık. Bizim zamanımızda Yurttaşlık dersini gören ortaokul öğrencileride bu yanlışları zaten tespit edebilirdi. Bu yanlışların neden, ne için yapıldığını, nihai hedefin ne olduğunu söylemeden sadece şov yapmalarını kınıyorum. Bu konuda Sn. Merdan Yanardağ ve Haldun Solmaztürk’ ü hariç tutuyorum.

Tüm bu yaşanalar karşısında, Cumhuriyetimizden ve üniter devlet yapımızdan yana olan tüm vatanseverlerin tek yürek, tek ses olması gerektiğini düşünüyorum.