Kuvvetler ayrılığı demokrasinin sigortası olup, olmazsa olmazı olduğunu düşünüyorum. Çünkü, demokrasi, sadece seçimlerden ibaret olmayan, toplumun tüm bireylerine hak ve özgürlüklerin adil biçimde paylaştırıldığı, kurallar ve kurumlarla örülü bir yönetim biçimidir. Bu yapının temel taşlarından biri de kuvvetler ayrılığı ilkesidir.
Kuvvetler ayrılığı; yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden bağımsız biçimde işlemesi ve birbirini denetlemesi anlamına gelir. Ünlü düşünür Montesquieu’nun “Kanunların Ruhu Üzerine” adlı eserinde “Güç yozlaşmaya meyillidir, mutlak güç ise mutlaka yozlaştırır.” sözüyle bu ilkenin gerekliliğini ne kadarda güzel anlatmıştır.
Yasama organı kanunları koyar, yürütme bu kanunları uygular, yargı ise hukuki denetimi sağlar. Eğer bu güçler tek elde toplanırsa, “gücü elinde bulunduranın dediği olur” deyimine uygun keyfi yönetim ortaya çıkar. Oysa bağımsız güçler hem birbirini denetler hem de vatandaşların hak ve özgürlüklerini korur. Kuvvetler ayrılığının kazanımlarını dört başlıkta toplarsak…
1.Hukukun Üstünlüğü: Yargı bağımsızlığı, yasa dışı uygulamaların önüne geçer. Kanun
önünde eşitlik ilkesinin hayata geçirilmesinde çok önemli kilit rol oynar.
2.Güçler Dengesi: Hiçbir güç, diğerine baskın gelmez; böylece istikrarlı ve adil bir yönetim
sağlanır.
3.Vatandaş Haklarının Güvencesi: Temel hak ve özgürlükler, kuvvetler ayrılığı sayesinde
korunur. Haksızlığa uğrayan birey, bağımsız yargıya başvurabilir.
4.Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: Güçlerin ayrılması, yönetimde şeffaflığı ve kamu
yöneticilerinin hesap verebilirliğini artırır. “İşleyen demir ışıldar” misali, denetlenen yönetimler topluma güven verir.
Kuvvetler ayrılığını aynı zamanda kuvvetlerin saygınlığı olarak düşünüyorum. Kuvvetlerin saygınlığını kaybetmesi halinde toplumları, maalesef kominizim, faşizm ya da ABD Büyükelçisi Tom Barrack´ın bize giydirmek istediği monarşi kefeni riski hiçte uzakta sayılmaz.
Demokrasi, yalnızca sandık başına gitmekten ibaret değildir; asıl mesele, seçilmişlerin ve atanmışların hukuka uygun, hesap verebilir, denetlenebilir olmasıdır. “Hak yerini bulmazsa, gök delinirmiş” der atalarımız. İşte kuvvetler ayrılığı, hakkın yerini bulmasının, adaletin tecelli etmesinin ve toplumda barış ile huzurun tesisinin en önemli güvencesidir.

