Bugündü, yarındı..

Olacaktı, olmayacaktı, derken, yepyeni bir parti logosu ve ismi girdi siyasi hayatımıza..

Yanlış yazmadım, evet, yeni bir parti logosu ve yeni bir parti ismi..

Kurucuları ve anlatılacaklar yeni değil, hepsi, bildik, tanıdık, aşina yüzler.. Boylarınıda, kilolarınıda, hacimlerinide biliyoruz.. Geçmişte neler yaptıklarını, neler yapamadıklarını, bundan sonra neler yapabileceklerini, neler yapamayacaklarını biliyoruz.. Bu açıdan baktığımızda, yeni bir parti kurulmuş sayamayız.. Ama, bu isim ve bu logoyla ilk kez bir siyasi parti kulvarlardaki yerini alıyor..

Logoyu beğendiğimi söyleyebilirim.. Şık bir tasarım.. Renk seçimleride isabetli, iç açıcı ve rahatlatıcı renkler seçilmiş..

Bu arada, yeri gelmişken ekleyim; Şu an siyasi partiler arasında, renkleriyle, tasarımıyla, kullanılan figürleriyle, en sevimsiz ve soğuk logo, Akepe'nin logosodur..

Bu detayıda geçtikten sonra, biz yine dönelim, Geleceğe..

Akepe'li Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kurmuş olduğu Gelecek Partisi, kuşkusuz en büyük yankıyı yine uzunca bir dönem birlikte yürüyüp, birlikte ıslandıkları arkadaşlarından, o na, kendisine kolları ve bedeni uzun gelen ceketi giydiren kardeşinden buldu..

Lakin, sarfettikleri sözler hiçde yenilir yutulur türden olmadı..

Şunun şurasında, daha bir kaç ay öncesine kadar, toz kondurmadıkları, kimseye laf ettirmedikleri, başları üzerinde taşıdıkları, hocalarına, bilgelerine, ''hain'' dediler!.. ''Amerikan ajanı'' dediler!.. ''Fetöcü'' dediler!.. ''PKK'lı'' bile dediler!..

Hiç utanmadılar!.. Hiç sıkılmadılar!.. Hiç yüzleri kızarmadı!.. Çok pişkindiler!..

Partinin ismiyle alay ettiler, logosundan bir takım çıkarımlar yapmaya çalıştılar, dış güçlerle ilişkilendirdiler, küfürler ettiler, hakaretler ettiler, çirkin yakıştırmalarda bulundular..

Halbuki, çok sakin ve efendice; ''Hocam, siz, dış işleri bakanlığınızda ve başbakanlığınızda ne yapabildiniz ki, hangi başarının altında imzanız varki, bundan sonra neyi başarabileceksiniz?'' der, kenara çekilebilirlerdi.

Ya da, ''Sayın bilge kişi(!), size, ''Başbakansın'' denildi, bedeninize uzun gelen ceketi giyip, sahneye çıktınız, bir kaç ay sonra,''Başbakan değilsin'' denildi, hiç bir irade gösteremeden, indiniz, artık ne değişti hayatınızda, karakterinizde, bilginizde, birikiminizde, becerinizde de, siyasete bu şekilde hamle yapıyorsunuz?'' denilir, gerisine karışılmazdı..

Maalesef, son yılların siyasi aktörlerinin geliştirdiği küfür, hakaret ve şiddet dili kullanılarak, edebe sığmayacak laflar edildi..

Kabul ediyorum.. Ahmet Davutoğlu da, siyaseten, elde etmiş olduğu güce rağmen kendi iradesini ortaya koyamamasına, kendisine giydirilen bol ceketlere rağmen, sanki yeni bir karaktermiş gibi ortaya çıkarken, hiç utanmadı, hiç sıkılmadı.. Ama, sonuçta demokratik bir hak olan siyaset yapma hakkını kullanmak istedi.. Bu durum onu ''hain'', ''Amerikancı'', ''Fetöcü'' yapmaz..

Bundan bir kaç ay önce, ''Hoca'', ''Bilge kişi'', dedikleri birine, birilerine, bugün, ''Hain'' derseler, bende alayına aynısını derim!

Hain, Amerikancı, Fetöcü, ajan, birini, başımıza Dışişleri Bakanı ve hatta Başbakan olarak tayin edenlere ağzıma gelen her türlü lafı saydırırım! Hakkımdır!.

Sorarım!

Aranızdan ayrılan herkes, hain, işbirlikçi, ajan ise!

Aranızdan henüz ayrılmayanlar arasında daha kaç tane hain var? Kaç tane daha ajan barındırıyorsunuz? Kaç Fetöcünüz daha var?

Geçmişten gelip, Gelecek vaadedenlere de sorarım!

Bugün beğenmediğiniz Akepe'nin, geçmişte hangi politikasına itiraz ettiniz, hangi konuda partinizle ayrı düştünüz, fikir ayrılığına girdiniz? Neyi hayata geçirmek istedinizde, önünüze geçildiği için kavga ettiniz? Beğenmediğiniz hangi politika için itirazınız var?

Küfürlü konuşmasalar, şiddet ve hakaret içeren cümleler kurmasalar, aslında güzel seyirlik bir manzara oluştu da, maalesef kullanılan dil seyirin keyfini bozuyor..

Yine de, izleyecek başka bir şey yok..

Mecburuz..

Anlıyorsunuz değil mi? Mecburuz!..