Mevsim geçişleri, sonbahar ve ilkbahar aylarına verilen isimdir. Bu aylarda hava sıcaklığı ,artış ve azalış gösterdiğinden dolayı hastalıklara yol açar. Coğrafi konumu nedeniyle ülkemizde mevsim değişikliği sırasında sıcaklık farkları yoğun şekilde hissedilmektedir. Mevsim geçişlerinde ani ısı değişimleri olduğundan bu durum insanları hem bedensel hem de psikolojik yönden oldukça etkiler.

Mevsim değişti, hava soğudu bir de bakmışsınız çevreniz hasta insanlarla dolmuş. Öksürükler, hapşırıklar, burun akıntısı... Peki neden soğuk havada hastalığa yakalanma riskimiz artar? Cevabı basit: Virüsler soğuk havaya bayılır!

Tıpkı bazı hayvanların belirli mevsimlerde üremesi gibi, virüslerin üreme mevsimi de sonbahar, kış aylarıdır. Peki sorumlu soğuk hava ise, ilkbahardan yaza geçişte neden hastalıklar artar? Bunun sebebi de genellikle ilkbahardan yaza geçerken havayı dolduran alerjenlerdir. Polenler de yapı olarak aynı virüsler gibidir. Ufak bir farkla: polenler sıcak hava koşullarında aktiftir. Mukozanızı ve solunum yollarınızı tahriş eden polenler, bağışıklık sistemini de meşgul ettiği için vücudumuz hastalıkların saldırılarına karşı savunmasız hale gelir. Tahriş olmuş solunum yolları ve akciğer, hastalık yapıcı etkenlerin direkt olarak hedefi olacaktır. Ancak ortalama hava sıcaklığı 22 C’nin üzerine ulaştığında tekrar her şey normale döner.

Yani Soğuk havanın kendisi hastalık yapmaz! Bu sadece bir şehir efsanesidir. Soğuk havanın neden olduğu virüs sayısındaki artış, virüslerin daha uzun süre canlı kalması, kuru hava ve tahriş olmuş mukozalar sizi hastalıklara açık bir hale getirir. Peki hastalıklardan nasıl korunacağız, ne tür besinler tüketeceğiz?

Hastalıklardan kendinizi korumak için sık sık ellerinizi yıkamalı, uyku düzeninize dikkat etmeli ve egzersiz yapmayı ihmal etmemelisiniz. Egzersiz yapmak yoğun iş hayatı içerisinde bulunan insanlar için zor gelebilir. En azından uzmanların önerdiği günde 10,000 adım hedefine ulaşmaya çalışmak, bu hastalıkların önlenmesi açısından yardımcı olur. Bol su tüketmek. Sigara ve alkolden uzak durmak önemlidir. Özellikle sigara boğaz ağrısı hissedildiği dönemde kullanılmaya devam ederse geç iyileşmeye, enfeksiyonun artmasına kadar yıkıcı etkilere neden olabilir.

İyi bir vitamin ve mineral desteği sağlamalısınız, besin çeşitliliği ile beslenmelisiniz. ‘’Mevsim değişikliklerinin sıkça yaşandığı dönemlerde özellikle A, C, E vitaminleri ile çinko, selenyum mineralleri bakımından zengin olan kış sebzelerinden brokoli, lahana, karnabahar, ıspanak, pazı, havuç, marul, maydanoz, tere, roka, sarımsak, soğan ile meyvelerden portakal, mandalina, greyfurt, kivi, elma tüketimine özen gösterilmeli, Günlük beslenmede kırmızı et, yumurta, kuru fasulye, yeşil mercimek, barbunya, nohut, yeşil yapraklı sebzeler, kuru meyveler, pekmez, kuruyemişlerden destek alınmalı ve beraberinde demirin emilimini kolaylaştıracak C vitamini yönünden zengin taze salata veya turunçgil meyveleri tüketilmelidir. Çay, kahve, kola gibi içecekler demir oranını azaltacağından yemekle birlikte tüketilmemesine dikkat edilmesi gerektiği uzmanlar tarafından söylenmektedir.

Yazın açık renkli, kışları ise koyu renkli ve hava dolaşımına izin veren giyeceklerin giyilmesi gereklidir. Soğuk bölgelerde uç bölgelerin korunmasına yönelik eldiven, şapka, atkı, içlik kullanılması önemlidir. Kapalı ortamları iyi havalandırmak ve temizlemek, Boğaz enfeksiyonu, bakteriyel enfeksiyon tedavilerinde önemli yer edinir.

Kış geçişleri enfeksiyonlar açısından riskli dönemler olduğundan zatürre ve grip aşılarını yaptırmak ek fayda sağlar. Bağışıklık sistemi güçlendirici takviyeler alabilirsiniz. Arı poleni, B- karoten, vitamin kompleksleri, koenzim, yeşil çay, bunlar arasında sayılabilir. Enfeksiyon belirtileri varsa mutlaka bir uzmana muayene olunmalıdır. Evde yapılabilecek bitkisel çaylar ile kendimizi hastalıklara karşı koruyabiliriz.

Nane, papatya, hatmi çiçeği ve kökü, meyan kökü, çemen, karaağaç kabuğunun suda dinlendirildikten sonra ortaya çıkan çözeltisi veya çayı, gargara olarak veya içilerek ağrı, öksürüğe faydalı olduğu, nefesi açtığı bilinmektedir. Zencefil ve bal karışımı öksürüğe iyi gelir aynı zamanda enerji verir ve zinde olmayı sağlar. Sabah akşam ölçülü miktarda pekmez ,bal gibi doğal ürünler tüketmek yine hastalıklar için koruma sağlar. Bir su bardağı ılık suya atılan bir çay kaşığı tuz ve yarım çay kaşığı kabartma tozu ile hazırlanan tuzlu su, gargara olarak kullanıldığında antiseptik özellik taşır. Ağrı ve öksürüğe faydalıdır. Ayrıca, eczanelerden reçetesiz de temin edilebilen ağrı kesici, ateş düşürücü, öksürük şurubu, gargara, boğaz spreyi ve pastillerin boğaz ağrısı tedavisinde kullanılabildiğini ancak üç günden fazla geçmeyen ve şiddetlenen ağrılarda mutlaka hekime başvurulması gerektiği bilinmelidir.