Sosyal medyayı önemsiyorum, getirileri olduğunu kabul ediyorum, doğru kullanıldığı taktirde faydalı olduğunu savunuyorum..

Lakin, bu alanda şahit olduğum boş boğazlılıklar, yalakalıklar, gereksizlikler, altı ve içi boş görünümler, sazanlıklar ayarımı bozmaktadır..

İşte, yine geldi bir sazan mevsimi..

Geçtiğimiz hafta, tamamen münferit olduğuna inandığım bir durum yaşandı, malumunuz.. Mevzuya balıklama atlayan çok oldu, daha doğrusu balık gibi atlayan, daha da doğrusu sazan gibi..

Gerzeğin biri, çakalın teki, bir vatandaşımızın evinin duvarına ‘’Defol Alevi’’ yazdı..

Bir ötesinde ki evin duvarına, ‘’Defol Kürt’’, az daha ötesindekine ‘’Defol Türk’’, bir arkasındakine ‘’Defol Mahmut’’, ‘’Defol Şükrü’’ de yazabilirdi.. Bir arka sokaktaki bir evin duvarına ‘’Defol Artvinli’’,’’Defol Yozgatlı’’ da yazabilirdi.. Daha ötedekine ‘’Defol Berber’’, ‘’Defol Terzi’’ yazabilirdi.. Benim evin duvarına gelir, ‘’Defol Bafralı’’ yazabilirdi..

Yazar, yazabilir yani.. Sonuçta bu herif bir çakal!..

Ne yapacaktınız? Sosyal medya duvarlarınızdan hemen tüm Bafralıları korumaya mı alacaktınız? Bafralılara methiyeler mi düzecektiniz? Hemen, hepiniz Bafralı mı olacaktınız?

Ortada böylesi söylemlere ve tavırlara gerek olmayan, kitlesel bir hareket yokken, ciddiye alınacak, kılıç kuşanılacak bir durum yaşanmamışken, birdenbire, top yekün, hemen hepiniz Alevi oldunuz, Alevi dostu oldunuz, Alevileri korumaya aldınız..

Bi dakka da.. Siz kimsiniz? Siz hangi hüviyetle koruma, kollama, sahip çıkma pozisyonlarına geçtiniz? Kimsiniz siz?

‘’Alevi kardeşlerimize dokundurtmayız’’, ‘’Aleviler korumamız altındadır’’ gibi laflar neyin nesidir? Ne münasebettir?

Elbette ki, Aleviler bu ülkenin asli unsurlarıdır, elbette ki bu memleketin evlatlarıdır.. Ama, öyle sizin dediğiniz gibi değil! Sizin korumanıza, şefkatinize, arada bir sahip çıkmanıza muhtaç konumda olarak değil!

Bu toprakları, Türk yurdu yapan, bu topraklarda Türkçe ses bayrağını dalgalandıran, İslamı Arap geleneğinden kurtarıp, saf inanç biçimi veren, cumhuriyetin temellerine harç olan, asli unsurlardır ve sizin sosyal medyadaki, samimiyetsiz, içi boş, şaklabanca nümayişlerinize muhtaç değildirler!.

Siz kimsiniz ki, Alevileri, bu ülkenin esas sahiplerini koruyacaksınız? Siz önce kendiniz kurtarın!

Önce partizanlıktan kurtulun, cehaletten kurtulun, tarafgirlikten kurtulun, el alem baskısından kurtulun, yabancılılaşmaktan kurtulun, değerlerinizi yok edenlerden kurtulun, sizi yönlendirenlerden, size yön tayin edenlerden kurtulun, size gündem belirleyip, o gündemle meşgul edenlerden kurtulun, sırtınızdan geçinenlerden kurtulun, adaletsizlikten kurtulun, kendiniz gibi olamamaktan kurtulun, kendinizi ifade edememe sarmalından kurtulun, zincirlerinizden, kelepçelerinizden kurtulun!

Alevileri koruyacaklarmış!

Niye korumadınız?

Sivas’ta, Çorum’da, Maraş’ta, İstanbul’da niye yanlarında değildiniz? Halen daha, ama’larla karşı çıkıyorsunuz, halen daha siyasi bakıyorsunuz o olaylara?

Halen daha, Yavuz’a ayıp olacak diye Şah’a saygı duyamıyorsunuz!

Halen daha, Muaviye’yi, Yezid’i ashabtan görüyorsunuz!

Hepiniz Alevi imişsiniz, yanlarındaymışsınız!

Hangi sorunlarına omuz verdiniz? Hangi dertleriyle dertlendiniz?

Cemevleri mevzusunun neresinde oldunuz mesela?

İnançlarını hürce yaşayamadılar, paramparça oldular, bildikleri unutturulmaya çalışıldı, yeni nesilleri özlerinden kopartıldı, yasa dışı örgütlerin ağlarına düşürüldü.. Ne yaptınız?

El mi uzattınız, yoksa o programlı asimilasyonların parçası olarak iftira ve saldırı korosunda yer mi aldınız? Delikanlıca cevaplayın bu soruları, kendi kendinize..

Şimdi, sanal bir mevzunun içerisinde, olmayan bir cephenin karşısında, ellerinizde altıpatlar klavyeleriniz, bol bol racon kesip, kolpa yapıyorsunuz!..

Çok beğenildi paylaşımlarınız, çok yorumlar aldınız, çok cici göründünüz!..

O duvara yazı yazan maymunu bile şaşırttınız var ya, o bile bu işin buralara geleceğini tahmin edemiyordu eminim..

O bile sizin kadar bölemedi, bölemezde! Geçti artık o dönemler! Duvarlara çarpı koyacaklarda, işaretleyeceklerde, kovacaklar, süreceklerde, bilmem neler neler.. Bitti artık o işler, geçti artık geçti.. Mekanın asıl sahibi uyandı, dirildi, gücü eline aldı artık!

Bu arada, o gerizekalı, duvarı işaretledi de, sizler aptalca yorumlarınızla kimleri işaretlediniz, farkında değilsiniz değil mi?

Sanki bu işi bir Sünni yapmış gibi, Sünnileri işaretlediniz! Sanki aklı başında bir vatandaş yapmış gibi, vatandaşlarımızı işaretlediniz! Devlet yapmış gibi, devleti işaretlediniz! Dindarlar yapmış gibi, dindarları işaretlediniz!

Aslında bunları bilerek yapmadınız.. Ne yaptığınızın farkında olmadan, ölçmeden, tartmadan, düşünemeden, her bir şeye balıklama atladığınız için, Facebook’ta, Twitter’da, İnstagram’da, yerel basında beğeni kasacağız diye yaptınız.. Cici görünmek için yaptınız..

Ve, o işareti koyan meczupun ya da hainin yapamadığını, asla başaramayacağı(!)nı, oturduğunuz yerden başardınız(!)..

Aptalca, salakça, eskilerin çöplüğüne atılmış bir yöntemle yapılan bir münferit olayı aldınız, kitlesel bir olay önemi kazandırdınız.. Cepheler oluşturdunuz.. İşaretlemeler yaptınız.. Haddiniz olmayarak, koruyuculuğa yeltendiniz.. Bulunup, yaptığı densizliği, tokatla, şamarla cezalandırılacak bir deli yüzünden, kocaman kitleleri zan altında bıraktınız.. Diğer bir kocaman kitleyi, şefkatinize muhtaçmış görünümüne soktunuz..

Kocaman kocaman isimlerinizle, ünvanlarınızla, etiketlerinizle yaptınız bunu.. Siyasetçinizde yaptı, doktorunuzda yaptı, yazarınızda yaptı, profesörünüzde yaptı.. Semerleriniz kurtaramadı sizi..

İsteyenler kusura da bakabilirler, çok önemli değil..

Tıpkı bir sazan gibi davrandınız!

Birileri çıkmışlar, ‘’Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Arabız, Hepimiz İbneyiz’’ dedinizde,’’Hepimiz Türküz’’ diyemediniz diyorlar, benzer şekillerde yazıp çiziyorlar..

Adam Ermeni ise, Ermeniyim diyecek, Arap ise Arapım, diyecek, ibne ise, ibneyim diyecek tabi..

Senin, bir gün olsun çıkıp,’’Türküm’’ diyemediğin kendi meydanında, Ermeni’den, Arap’tan, ibneden, Türklük bekliyorsun..

Haluk Bilginer bir ödül aldı, yurt dışında..

Çok sevindiniz, gurur duydunuz, alkışladınız..

Artık, Haluk Bilginer’i daha çok seviyorsunuz.. O diziyi de, mutlaka tekrar tekrar izleyeceksiniz..

Lakin, Haluk bey, Atatürk’e bağlılığımızdan, Türk varlığına armağan oluşumuzdan huzursuz olan Haluk bey, o bildiğiniz Emmy Ödülünü almadı..

Dizisinin yapımcısı olan şirketin ortağı olduğu bir kuruluşun dağıttığı, başka bir ‘’İmi Ödülü’’ aldı..

Siz çok mutlu oldunuz..

Olsun..

Olun..

Mevsim, sazan mevsimi..