Rahim ağzı (serviks) kanseri, rahmin alt kısmında yer alan ve vajinaya açılan serviks bölgesinde meydana gelen bir kanser türüdür. Genellikle Human Papilloma Virüsü (HPV) ile ilişkilidir. HPV'nin bazı yüksek riskli türleri, uzun süreli enfeksiyon durumunda hücresel değişimlere ve kansere neden olabilir. Cinsel yolla bulaşan HPV, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde rahim ağzı kanserinin başlıca nedenidir. Risk faktörleri arasında HPV enfeksiyonu, sigara kullanımı, bağışıklık sisteminin zayıf olması, uzun süreli doğum kontrol hapı kullanımı ve çok sayıda doğum yer alır. Ayrıca, erken yaşta cinsel ilişkiye başlamak ve çok sayıda partnerin bulunması da riski artırır. Bu kanser türü yavaş ilerleme eğilimindedir ve bu nedenle düzenli kontrollerle erken dönemde tespit edilebilir. Op. Dr. Elif Aktemur Kurt, “Rahim ağzı kanseri, doğru önlemlerle büyük oranda engellenebilen bir hastalıktır” diyerek erken tanının önemine dikkat çekti. Özellikle 30 yaş üstü kadınların düzenli olarak tarama yaptırması, kanserin gelişmeden önce yakalanmasını sağlar. Bu sayede tedavi süreci hem daha kısa hem de daha başarılı olur.
HPV AŞISI İLE KORUNMA: BİLİMSEL OLARAK KANITLANMIŞ BİR YÖNTEM
HPV aşısı, rahim ağzı kanseri başta olmak üzere HPV ile ilişkili diğer kanser türlerine karşı da koruma sağlar. Aşı, özellikle kansere neden olabilen HPV türlerine karşı bağışıklık sistemini güçlendirir. Op. Dr. Elif Aktemur Kurt, “HPV aşısı ideal olarak 9-14 yaş arası uygulanmalı, ancak 45 yaşa kadar da yapılabilir ve koruyuculuğu devam eder” dedi. Dünya Sağlık Örgütü ve birçok uluslararası sağlık kuruluşu tarafından onaylanan bu aşı, dünya genelinde milyonlarca kişiye uygulanmış ve yüksek başarı oranları elde edilmiştir. Aşının kanıtlanmış etkinliği sayesinde birçok ülkede rahim ağzı kanseri görülme sıklığı önemli oranda düşmüştür. Türkiye’de henüz ulusal aşı takvimine alınmamış olsa da, birçok özel sağlık kuruluşu tarafından uygulanmaktadır. Aşının yan etkileri genellikle hafif ve geçicidir; bunlar arasında enjeksiyon bölgesinde ağrı, hafif ateş veya baş ağrısı yer alabilir. Dr. Kurt, “HPV aşısı yalnızca kadınlar için değil, erkekler için de önerilmektedir. Çünkü virüsün bulaş zincirinin kırılması için toplum genelinde bağışıklık sağlanması gerekir” ifadelerini kullandı. Aşıya yönelik bilgi eksikliği ve yanlış yönlendirmeler, koruyucu sağlık hizmetlerinin etkinliğini azaltmaktadır. Bu nedenle sağlık profesyonelleri tarafından doğru bilgilendirme yapılması gereklidir.
TARAMA TESTLERİ İLE ERKEN TEŞHİS MÜMKÜN
Rahim ağzı kanseri taramaları, hastalığın erken teşhisinde en etkili yöntemlerden biridir. Bu testlerin başında Pap Smear ve HPV DNA testleri gelmektedir. Pap Smear testi, rahim ağzından alınan hücre örneklerinin mikroskop altında incelenmesiyle yapılır ve hücresel değişikliklerin tespit edilmesini sağlar. HPV DNA testi ise, doğrudan yüksek riskli HPV tiplerini belirlemek amacıyla yapılır. Op. Dr. Elif Aktemur Kurt, “Kadınlar, 30 yaşından itibaren düzenli aralıklarla bu testleri yaptırmalıdır. Erken teşhis edilen hücresel değişimler sayesinde kansere dönüşmeden müdahale edilebilir” açıklamasında bulundu. Türkiye'de Sağlık Bakanlığı tarafından 30-65 yaş arası kadınlara ücretsiz HPV tarama hizmeti sunulmaktadır. Ancak tarama oranlarının düşük olması, bu hizmetin yeterince tanıtılmadığını göstermektedir. Testler basit, ağrısız ve kısa sürede uygulanabilir niteliktedir. Tarama sonuçlarına göre gerekli görülürse kolposkopi ya da biyopsi gibi ileri tetkikler yapılabilir. HPV pozitif bulunan bireyler, düzenli takip programına alınmalı ve gerektiğinde tedavi süreci başlatılmalıdır. Bu yaklaşım, kanser gelişimini büyük oranda engeller. Sağlık kuruluşlarının bu konuda aktif rol alması, toplumsal düzeyde erken teşhisi artırır ve mortalite oranlarını düşürür.
TOPLUM SAĞLIĞINDA BİREYSEL SORUMLULUK: EĞİTİM VE BİLGİLENDİRME ŞART
Rahim ağzı kanseriyle mücadelede bireysel farkındalık kadar toplumsal bilinç de önem taşır. Toplumun sağlık okuryazarlığı düzeyinin artırılması, bu tür hastalıkların önlenmesinde kritik bir faktördür. Op. Dr. Elif Aktemur Kurt, “Bireylerin düzenli sağlık kontrollerine önem vermesi, sadece kendi sağlıklarını değil toplum sağlığını da doğrudan etkiler” diyerek bireysel sorumluluğun altını çizdi. Eğitim kurumlarında, aile sağlığı merkezlerinde ve medyada yapılacak doğru bilgilendirmeler ile bu konuda farkındalık artırılabilir. HPV aşısı, tarama testleri ve korunma yöntemleri hakkında erişilebilir ve güncel bilgiler sunulmalıdır. Bu sayede, toplum genelinde daha bilinçli bir yaklaşım gelişir. Sağlık profesyonellerinin bu süreci yönlendirmesi, yanlış bilgilerin yayılmasını önleyebilir. Ayrıca, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları da bilgilendirme faaliyetlerine dahil edilmelidir. Erken teşhisin yaygınlaşması, hem sağlık sistemine olan yükü azaltır hem de bireylerin yaşam kalitesini artırır. Dr. Kurt, “Etkin bir mücadele için tüm paydaşların sürece dahil olması gerekir” diyerek sağlık politikalarında koordinasyonun önemine dikkat çekti. Bireylerin kendi sağlıklarıyla ilgili doğru kaynaklardan bilgi alması ve düzenli kontrollerini ihmal etmemesi, önleyici sağlık hizmetlerinin temelini oluşturur.