TBMM Genel Kurulu’nda konuşan İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı şu ifadeleri kullandı;
“Komisyon görüşmeleri sırasında size bir soru sordum… Diğer bütün sorulara cevap verdiniz ama bunu es geçtiniz. Şimdi, Türk Milleti’nin huzurunda bir kere daha soruyorum: Ömrünüzün yarım asra yakınını fiilen askerlik mesleği içinde geçirmiş…
Bu süre zarfında muhtemelen nice şehidimizi kendi elleriyle toprağa vermiş… Kiminin son nefesine, belki bedenlerinin nasıl lime lime edildiğine şahitlik etmiş…
Bakanlığı geçin, bir asker olarak; Silah arkadaşlarınızın katillerinin kahramanlaştırılmasını nasıl içinize sindirebiliyorsunuz? Silah arkadaşlarınızın katledilmeleri, o kahpe pusular, o namert tuzaklar, onca canilik; terör değil de, cinayet değil de, hatta suç bile değil de “hak” diye meşrulaştırılırken siz, gece başınızı yastığa huzurla nasıl koyabiliyorsunuz? Ya da koyabiliyor musunuz?
Silah arkadaşlarınızın katillerinin affedilmesinin ve dahi bu çatı altında siyaset yapmalarının söz konusu hale gelmesini nasıl hazmedebiliyorsunuz?
Milli Savunma Bakanlığı bütçesi, harcama kalemleri… Misal; Polonya millî gelirinin yüzde 4,8’ini, Litvanya yüzde 4’ünü savunmaya ayırırken, bizim savunma bütçemizin millî gelire oranının yüzde 1,07’de kalması…
1960’tan 2002’ye kadar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’daki payı hiçbir yıl yüzde 3’ün altına düşmemiş olan Türkiye’nin, NATO standardı olan yüzde 2’yi bile yakalayamaz hale gelmesi…
Bunlar elbette analize muhtaç bütçe verileridir. Ancak, komisyonda altını çizdiğiniz gibi: “Bütçe, rakamları ve ilgili kalemleri ifade etmenin ötesinde; ülkemizin ve milletimizin savunma ve güvenliğinin, devletin bekasını koruma iradesinin yansımasıdır.” Dolayısıyla, bütçe kadar; onu emanet ettiğimiz zihniyet de önemlidir.
Zira; Savunma harcamalarının millî gelirden aldığı pay azalırken eş zamanlı milyarlarca liralık kamu kaynağının rant projelerine aktarılması bütçeyle değil, onu yöneten zihniyetle ilgili bir meseledir.
ASELSAN’ın, BAYKAR’ın, TUSAŞ’ın en iyi 100 silah üreticisi arasına girmesi gurur vericiyken; envanterimizdeki silahları kime karşı kullanıp kullanamayacağımızın kararını başkalarının vermesi bütçe ile değil, zihniyetle ilgilidir.
Milli Güvenlik Kurulu’nun 2004 yılında yaptığı “FETÖ” uyarısını dinlemek yerine “Ne istedilerse verdik” denilerek “paralel ordu”nun yolunun açılması bütçeyle değil, onu emanet ettiğimiz zihniyetle ilgilidir.
Balyoz’dan Askeri Casusluk’a kadar kumpasa uğramamış olsalar bugün kuvvet komutanı ve Genelkurmay Başkanı olacak isimlerin tasfiyesine seyirci kalmak zihniyetle ilgilidir.
Bunların hiçbirinden ders almadan; 15 Temmuz ihanetini, FETÖ’nün yerine kendi “METÖ”sünü, “ÇÖTÖ”sünü ikame etmek için kullanmak… Ordunun nitelikli insan kaynağı olan askerî liseleri kapatmak… Askerî tıp hafızasını yok etmek pahasına askerî hastaneleri kapatmak… Teğmenlerin ihracı… Yüksek Askerî Şûra’nın yapısını “parti ordusu laboratuvarı”na dönüştürmek… Kuvvet Komutanlıklarını bakanlığa bağlayarak siyasetin emri altına almak…
Bütün bunlar zihniyetle ilgilidir!Savunma ihracatımızdaki artış sevindiricidir; ancak mühendislerimizi kapsamadığı müddetçe eksiktir. ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN ve HAVELSAN’dan yurtdışına mühendis göçü başlatan tehditkâr iklim de zihniyetle ilgilidir.
TSK dünyanın dört yanındaki afetlerde hazır bulunabilirken, Cumhuriyet tarihinin en büyük afetinde ilk müdahalenin EMASYA paranoyasına kurban edilmesi zihniyetle ilgilidir. Heybeliada Ruhban Okulu’nu açmaya kalkışıp Deniz Lisesi’nin adını bile anmamak zihniyetle ilgilidir.
Bu sebeple; Başlarken sorduğum “Silah arkadaşlarınızın katillerinin kahramanlaştırılmasını nasıl içinize sindirebiliyorsunuz?” sorusuna vereceğiniz yanıt; Bir siyasi polemik başlatmak için değil, Bu bütçeyi emanet ettiğimiz zihniyeti anlamak için önemlidir.
Siz, ülkenin Savunma Bakanı olarak; Bölücü terör örgütünü siyasallaştırma sürecini gerçekten de “kardeşliğimizi pekiştirme iradesi” sayıyorsanız…Vah ki vah! Bu, devletin bekası açısından bütçenizdeki daralmadan çok daha endişe vericidir” dedi.





