319

Kapaklı Gazetesi - Namık Kemal Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinde Doç. Dr. Mustafa Necati Muz ve ekibi tarafından Türk arıları üzerinde yapılan bilimsel çalışmalarla Türk Arı Genleri dünya sahnesine çıkıyor. En çok kazandıran sitesi yapın.

Avrupa Birliği tarafından 1 Milyon Euro bütçe ile desteklenen “MEDIBEES” projesi kapsamında Türk arıları üzerinde yapılacak olan araştırmalar için Namık Kemal Üniversitesi kullanımına ayrılan pay 1 Milyon 750 bin TL oldu.

9 ÜLKE İŞBİRLİĞİ İLE GERÇEKLEŞECEK

Başta Türkiye, İtalya, İspanya, Portekiz'in aralarında bulunduğu toplamda 9 ülkenin işbirliği ile gerçekleşecek olan proje 48 ay sürecek. 1 milyon 750 bin TL bütçe ile desteklenen proje ile Türk Arılarının gen haritası ve hastalıklarla direnç gen haritası çıkarılacak. Çalışmalar sonucunda “Rumeli Atamgen”, “Anadolu Arıgen”, “Trakya Apigen”, “Arım-Türkgen”, “Rumeli Nkügen”, “Vet gen” isimleriyle patentlenen milli arı genleri dünya bilim camiasına kabul ettirilecek.

‘ANADOLU GENLERİ’NİN ÖNEMİ DÜNYAYA İSPATLANACAK

Genom dostu tedaviler için Trakya'nın ve Anadolu'nun endemik bitkilerinden özenle seçilen doğal içerikleri, çevre dostu yeni ilaçlar formunda geliştirerek, hastalıkların tedavisi yanında ölümlerin, kayıpların önlenmesine yönelik tedbirler paketi şeklinde patentlenecek. Çalışmalar çerçevesinde veteriner arı hekimliğinde “Anadolu Genlerinin” önemini dünya arıcılık kamuoyuna ve bilim çevrelerine moleküler genetik ispatlanacak. Projede, koronavirüs mücadelesinde gündeme gelen ve yeryüzündeki en popüler tıbbi arı ürünü olan propolis üzerinde de incelemeler yapılacak. Proje aynı zamanda TÜBİTAK tarafından açıklandı.

‘’81 İLDEN TOPLANAN NUMUNELER NKÜ’DE İNCELENECEK’’

Namık Kemal Üniversitesi Veteriner Fakültesinde projeyi yürüten Doç. Dr. Mustafa Necati Muz yaptığı açıklamada, “Bizim arıcılıkla ilgili bu projenin diğer parçası Avrupa Bal Kodeksi ve Avrupa Propolis Kodeksi yakın zamanda güncellenecek. Dolayısı ile bizim 81 ilden toplayacağımız bal numuneleri Namık Kemal Üniversitesinde incelenecek. Kendi standartlarımız Avrupa Birliğine takdim edilecek. Onlar Türkiye'den ithalat yaparlarken, bizim belirlediğimiz standartlardan faydalanacaklar. Bu da bizim için önemli bir artı olacak” dedi.

‘’GENETİK ŞİFRESİ İLK DEFA TEKİRDAĞ'DA ÇÖZÜLECEK’’

Doç. Dr. Mustafa Necati Muz açıklamasının devamında, “Bu projede, Avrupa Gıda Kodeksinde yer alan ve çok yakında güncellenmesi planlanan yeni bal kodeksine girecek yeni propolis kodeksi ve yeni bal kodeksi hakkında araştırmalar gerçekleştirilecektir. İnsan sağlığı ve Covid-19 mücadelesinde gündeme gelen propolis yeryüzündeki en popüler tıbbi arı ürünüdür. Anadolu propolisi ve Anadolu balları 'Saf ıhlamur balı' hakkında detaylı araştırmalar hayata geçirilecektir. Trakya'mızın milli servet niteliğindeki genetik kaynaklarının her birinin ayrı ayrı patente konu olacağı uluslararası arıcılık projesini hayata geçiriyoruz. Biz sağlıklı dirençli arılar ile anormal arıların moleküler temellerini öncelikle “Kimyasal Kalıntıdan ve Hastalıklardan Ari” normal arı genomu yapısını görerek değerlendireceğiz” diye konuştu.

KITALARARASI HEKİMLERLE ÇALIŞILDI

Arıcılık konusundaki çalışmalarına ekibiyle birlikte 2007 yılında Türkiye'de ilk defa tespit ettiği bal Arısı Virüsleri sonrasında yine Türkiye'de ilk defa tespit ettikleri Nosema, Crithidia, Lotmaria gibi hastalık türlerinin araştırılması ile işe başladıklarını da ifade den Doç. Dr. Mustafa Necati Muz “Balarısı Klinik Hekimliği” kavramını ülkeye yerleştirmeyi başardıklarını ve bu konuda Amerika, Kanada ve Avrupa'lı “Klinik Arı Hekimi” meslektaşlarıyla iş birliği yaptıklarını söyledi.

SAĞLIĞIN KORUNMASINDA BÜYÜK ETKİYE SAHİP

Namık Kemal Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Dekanlığı Vekili Prof. Dr. Nuri Altuğ, yaptığı açıklamada ise, “Yaşamış olduğumuz günlerin bize tek sağlık konseptini tüm hekimlik aşamalarında sağlığın korunmasının önemini bize bir kez daha gösterdi. Yüzyıllardır bilinen bir gerçek ki arı ve arı ürünleri bal sağlığın korunmasında büyük bir etkiye sahip. Proje ekibi yapmış oldukları çalışmalarla büyük katkı sundular. Böylece hem ülkemize katma değer kazandırdılar. Hem de Trakya Bölgesindeki arıcılığın gelişimine, hem yetiştiricilere hem lisans ve lisansüstü öğrencilere katkı sundular. Bu katkılarından dolayı kendilerine teşekkür ediyorum. Bizim amacımız bilimsel ortamda herşeyi bilen değil, bildiği konuyu üst düzeyde bilip, bilime ve ülkemize katma değer sunan, katkı sunan araştırmacılardır.’’ İfadelerine yer verdi.