Kapaklı Gazetesi - Cumhuriyet Halk Partisi PM Üyesi, Tekirdağ Milletvekili ve TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi Candan Yüceer, Türkiye'de kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmesinin 86'ncı yıl dönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yayımladı. Cep dolduran bizim sayfamızda.

Kadınların mücadelesi sonucunda seçme ve seçilme hakkının kazanıldığının altını çizen Yüceer, "Bugün 5 Aralık, Atatürk devrimlerinin en önemlilerinden 'Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı' tanınmasının yıldönümü. Kadınların onurlu mücadeleleri sonucunda, önce belediye seçimlerinde sonra da milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı kazanıldı. Böylece kadının yasalar önündeki eşitsizliği ortadan kaldırıldı" dedi.

‘’ASIL MÜCADELE ALANI, KADIN TEMSİLİYETİ’’

1935 yılına kıyasla kadın-erkek eşitliğinde daha geri bir noktada olunduğunun altını çizen Yüceer, şunları kaydetti: "1935 yılı seçimlerinde ilk kez seçilme hakkını kullanan Türk kadınının, TBMM’ye 18 kadın milletvekili ile girdiğindeki katkıları ve ne denli etkili oldukları Meclis tutanakları ile sabittir. 1935 yılında Türkiye kadın temsiliyeti anlamında dünyada ikinci sıraya yer alırken aynı gelişme çizgisi korunamadığından bugün 124. sırada bulunuyoruz. Cumhuriyet tarihimiz boyunca bugüne kadar 11381 milletvekili parlamentomuzda görev yaparken bunların yalnızca 598’i kadındır. Türkiye siyasette kadın temsiliyetinde sınıfta kalmıştır. Kadınların seçme ve seçilme hakkını 86 yıl önce kabul etmiş bir ülkenin, kadın-erkek eşitliğinde bu kadar geri bir noktada olmaması gerekir. Siyasette kadın temsili aslında diğer kadın sorunları olan işgücüne katılımdan, eğitimden, sağlıktan, şiddetten, toplumsal zihniyetten bağımsız ele alınamaz. Temel sorun ayrımcılık ve kadın-erkek eşitliğinin gözetilmemesidir. Asıl mücadele alanı bu olmalıdır."

‘’KADINLARA HAKLARI VERİLMEDİĞİ GİBİ BUDANDI’’

"Türkiye’de kadınlara hakları hiçbir zaman tam anlamıyla verilmezken kadına yönelik toplumsal baskı ve ayrımcılık iktidar diliyle sürekli biçimlendirildi" diyen Yüceer, şunları ifade etti: "Erdoğan’ın 'Anne olmayan kadın yarımdır', 'Kadın mıdır, kız mıdır?' sözlerine, bakanların 'Türk kadınları evinin süsüdür', 'evdeki işler yetmiyor mu?' ifadeleri eklendi. Çalışma hayatındaki işsizlik oranlarındaki artış çalışan kadın sayısına bağlanırken 'Kadın iffetli olacak, herkesin içinde kahkaha atmayacak' denilerek kadınlar gerici kalıplara sokulmaya çalışıldı. Siyasetin erkek işi olduğunu düşünen zihniyet, 'Annelerin annelik kariyeri dışında başka bir kariyeri merkeze almamaları gerekir' ifadelerini çekinmeden dile getirdi. İktidar sahiplerince pervasızca kullanılan cinsiyetçi dil, kadınların yıllardır süren mücadeleleriyle kazandıklarına göz dikti. Kadını ikinci sınıf gören toplumsal zihniyet kalıpları kırılmadan bir başarı sağlanamaz. Kadın eğer siyasette yer almıyorsa karar alma mekanizmalarından dışlanıyor ve siyasetin pasif bir unsuru oluyor. O yüzden kadınlara adres olarak ev gösterilmemelidir. Kadının siyasete katılımı, varlık gösterme ve bedensel bütünlüğünü koruma hakkının yanı sıra ekonomik ve toplumsal konumu, eğitim ve istihdama katılımı ile yakından ilişkilidir. Toplumun yarısını oluşturan kadınların siyasette varlığı arttıkça kadın sorunları konusunda daha etkili çözüm yolları üretilecektir. Kadınlar siyasette daha fazla yer almalıdır."

Yüceer, "Dayanışmayla ve mücadeleyle kadınlar, hayatın her alanında karşılarına çıkarılan engelleri aşacaktır. Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkının 86. yılını bir kere daha kutluyor, ‘yaşasın Cumhuriyet, yaşasın kadınlar’ diyorum" ifadeleri ile açıklamasını sonlandırdı.