Liderlik hiç kuşku yok ki eğitim kurumlarının başarılı olmasında en önemli ve temel faktörlerden birisidir. Yönetimi yürüten kişinin; planlama, süreci organize etme ve uygun kişileri kadrolama işlevlerini yerine getirdikten sonra yapması gereken en önemli iş bu yapıyı harekete geçirmektir. Belirlenen hedefler doğrultusunda bu yapıyı harekete geçirip faaliyetleri gerçekleştirme noktasında kişileri, grupları etkileyecek ve yönlendirecek olan da şüphesiz ki “lider”dir. Pekiyi nasıl lider olunur? Kimlere lider deriz? Her yönetici, kurum amiri lider midir?

Tanım olarak baktığımızda belirli şartlar altında, belirli kişisel veya grup amaçlarını gerçekleştirmek üzere, bir kimsenin başkalarının faaliyetlerini etkilemesi ve yönlendirmesi sürecine liderlik, bu süreci yöneten kişiye de lider diyoruz. Daha fazla akademik, dil ve üslup ile sizleri boğmak istemiyorum. Bizler biliriz ki her yönetici, her kurum amiri asla ama asla lider değildir. Lider, en başta gücünü kendinden ve hizmet ettiği gruptan alır. Doğal olanı temsil eder. Lider; koltuğundan, makamından aldığı resmi, biçimsel gücü değil; kendi bilgi, donanım ve karizmasından gelen uzmanlık ve karizmatik gücünü kullanandır. Kendi bireysel motivasyonuyla astlarını da motive eden, yönetmek yerine kendisini de sürecin içine katarak oluşturduğu takımı peşinden sürükleyen ve organizasyonda sinerji yaratan kişidir, lider. Lider asla ama asla kendine ulaşılması güç biri değildir. Kendisiyle görüşmenin yolunun randevu almaktan geçtiği, makamına ulaşıldığında ceketin önünün muhakkak ilikli olması gerektiği ve el pençe durulan yer hiç değildir, liderin odası. Liderin telefonu 7/24 açıktır. Lider iletişime açık olan ve kolay ulaşılabilendir. Lider; şeffaftır, ortadadır. Lider; hiçbir zaman işi doğru yapmayı ilke edinmemiştir, doğru olan işi yapmak için and içmiştir.

Bu hafta bir “lider”in İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden ayrılacağını öğrendim. Amasya İl Milli Eğitim Müdürü Doç. Dr. İlker Kösterelioğlu yaptığı açıklamada görevinden 31 Ağustos 2020 tarihi itibariyle ayrılacağını açıkladı. İlker Hoca’nın görev yaptığı 609 günlük sürede neler yaptığını anlatmaya kalksam sayfalar yetmez. Dileyenler Amasya İl Müdürlüğünün ve hocanın kişisel sayfasından inceleyerek görev süresi içindeki değişime tanık olabilirler. Bu yazıyı kaleme almamdaki asıl amacım “İlker Hoca’yı lider yapan neydi?” sorusuna dikkatleri çekmek. Yukarıda sıraladığım özelliklerin dışında söylemeyip buraya sakladığım liderin en önemli özelliklerine İlker Hoca üzerinden devam etmek istiyorum. Öğretmenler, okul yöneticileri, ilçe milli eğitim müdürleri ve MEB personellerinin gözünde lider olarak algılanmasının yolu nedir? Çok basit. İki kelime: Sevgi, samimiyet. İlker Hoca güler yüzlü, pozitif kişiliği, çalışkanlığı, samimiyeti, içtenliği, tertemiz yüreği ve pamuk gibi diliyle kişileri kendisine hayran bırakan bir kişilik. Görevinde daima adaletli olmayı, liyakati ilke edinmiş bir lider. Ast durumunda olan kişi başka ne ister ki? Adaletli, güvenilir, samimi, sevgi dolu, güler yüzlü, çalışkan ve eğitime sevdalı bir lider ile aynı çatı altında çalışmayı kim istemez? İşte bu yüzdendir ki sosyal medya hesabında ve çeşitli haber sitelerinde İlker Hoca’nın ayrılık paylaşımın ardından ülkenin dört bir yanından çok ama çok güzel yorumlar yazıldı. Birkaçını doğrudan aktarmak istiyorum.

“Ne mutlu ki sizin öğrenciniz oldum. Ne mutlu ki sahip olduğunuz değerleri bizlere de ilmek ilmek işlediniz. Ne mutlu ki “Hakkın, adaletin, liyakatin, sevginin, emeğin, çalışkanlığın, samimiyetin, sözde değil davranışta uygulayıcısı, rol modeli oldunuz. Rabbim vatanımıza, bu ülkenin çocuklarına, geleceğine daha nice güzel görevlerde hizmet etmeyi size nasip etsin.”

“Bakan Bey’in Amasya’daki yüzü ve enerjisiydiniz. Buralardan bir İlker Öğretmen geçti. Şanslıydık, çok üzüldük.”

“Değerli Müdürüm, yaptığınız özverili çalışmaları, öğretmenlerinizin yanındaki güler yüzlü, samimi duruşunuzu, çocuklarla çocuk olan güzel yüreğinizi bir öğretmen olarak Adana’dan beğeniyle takip ettim.”

Yorumların devamında Bursa’da çalışıp İlker Hoca için Amasya’ya tayin isteyecek durumda olan mı istersiniz, Tekirdağ’dan yüksek lisans için Amasya’yı tercih edip aynı zamanda Amasya’da İlker Hoca’nın öğretmeni olarak çalışmak isteyeni mi? Bir öğrenci velisi olarak öksüz kaldığını haykırırcasına ifade edeni mi?

Sahi İlker Hoca İl Milli Eğitim Müdürü olmadan önce neydi? İlker Hoca bir sınıf öğretmeni, müdür yardımcısı, okul müdürü, Öğretmen Akademisi Vakfında kısmî zamanlı eğitmen ve nihayetinde bir akademisyendi. Özetle eğitim sisteminin tüm kademelerinde hizmet veren alana hâkim, Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Eğitim Bilimleri alanında Doçent olan, bilim ile uğraşan, gayet mutlu, huzurlu, rahat bir hayat süren ve önünde akademik kariyer süreci devam eden biriydi. Akademik çalışmalarını derinleştirmek, daha sınırlı bir alanda yaşamını sürdürmeyi tercih etmek varken neden bilinmezliklerle dolu bir makamı temsil etmeyi tercih etti? Çünkü lider; ülkesi, milleti, milletinin evlatları ve geleceği için devleti ondan hangi kademede hizmet etmesini, taşın altına elini koymasını isterse hiç düşünmez. Kısacası söz konusu çocuk, ülke, millet, hizmet, eğitim olunca lider geride duramaz. İlker Hoca da durmadı.

Ülkemizde eğitim alanında hizmet veren, eğitimi yöneten amirlerimizin lider özellikte olmaları ve bulundukları “makama güç katmaları” temel temennimdir. Rabbim bu ülkenin geleceğine, çocuklarına hizmet eden tüm yöneticilerimize astları ile bütünleşmeyi ve görev yaptığı şehre bir eğitim havası katmış olmayı nasip etsin.