Kapaklı Gazetesi - Kapaklı İlçe Müftüsü İsa Aktaş, ‘’ Zekât Müslüman fakirlerin hakkıdır asla kurum, kuruluşlara, camilere, Kur’an kurslarına zekât olmaz.’’ dedi.

Kapaklı TV’de yayınlanan İrfan Demir Hoca ile Ramazan Özel programının konuğu olan Kapaklı İlçe Müftüsü İsa Aktaş, zekât hakkında merak edilenleri yanıtladı. Kimlerin zekât vermesi gerektiğini açıklığa kavuşturan Aktaş, zekat tutarı ile ilgili sorulara da cevap verdi.

‘’ZEKAT FARZDIR, EMİRDİR’’

Öncelikle zekâtın dindeki önemine değinen İlçe Müftüsü Aktaş, ‘’Zekât malumunuz olduğu üzere İslam’ın 5 şartından birisidir. Mali bir ibadettir, dinde önemli bir yer teşkil eder. Özellikle sosyal yaşam noktasında olmazsa olmaz bir farzdır, emirdir. Zekât kelime manası olarak Arapça bir kelimedir ve Kur’an-ı Kerim’de sadaka olarak da geçer. Sadaka kelimesi zekattan daha geniş bir anlamlıdır. Kur’an-ı Kerim’de zekat 30 küsür ayette geçer ve 27 ayette namazla birlikte anılmaktadır. Kelime olarak artma, çoğalma, bereket, iyi hal ve övgü anlamlarına gelir. Dini terim olarak zekât zengin insanların malının bir kısmını Allah’ın rızası için, onun emri gereği fakir olan insanlara vermesidir.’’ İfadelerini kullandı.

‘’ZENGİN ZEKATINI VERMEZSE O MAL ONA HELAL DEĞİLDİR’’

Zekâtın sosyal yardımlaşmayı da arttıracağını söyleyen Aktaş, ‘’Zekât sosyal yaralarımıza merhem olacak bir ibadettir. Rabbimiz peygamberimize buyuruyor ki; ‘Eğer zenginden alıp fakire vermezsen mallar zenginler arasında el değiştiren bir meta haline gelir.’ Fakirler de alacak ve böylece zengin fakir ayrımı kısmen azalacak. Bu belki yeterli olmayabilir o zaman sadaka vereceğiz, ta ki fakir kalmayıncaya kadar. Biliyorsunuz Ömer Bin Abdüllaziz dönemi vardır, onun döneminde İslam ülkesinde zekat verecek fakir bulunamamıştır. Dolayısıyla zekat bu bakımdan çok önemlidir. Eğer zekat olmazsa, fakirler zenginlerin malına tamah eder ve çalıp çırpmaya çalışır. Zenginler ise zekat vermezse cimrileşir, dini duyguları zarar görür. Eğer bir zengin kardeşimiz zekatını vermezse malında fakirin hakkı vardır ve o mal ona helal değildir.’’ dedi.

‘’80,18 GR ALTINI OLAN KİŞİ ZENGİN OLARAK DEĞERLENDİRİLİR’’

Zekâtın kimlere farz olduğunu da açıklayan Müftü Aktaş, ‘’Zekâtı Müslüman zenginler verir. Zekâtın zenginlik sınırını peygamber efendimiz ortaya koymuştur. Mesela en değerli maden altın madeni. Eski tabirle 20 miskal altını olan zengin olur. Yani 80,18 gr altın olan zengin olarak değerlendirilir. Matematiksel olarak bugün itibariyle kişinin asli ihtiyaçlarının ve borcunun dışında en az 31 bin lirası varsa dinen zengin sayılır. Bu mal veya paranın üzerinden 1 yıl geçtikten sonra o malın %2,5’ini fakirlere vermek mecburiyetindedir. İster mal olarak verebilir, ister ticaret eşyasından verebilir, isterse para olarak da verebilir. Ben burada kardeşlerime zekâtlarını para olarak vermelerini tavsiye ediyorum. Çünkü fakire elbise olarak zekât verebilir ama belki elbiseye ihtiyacı yoktur. Biz nakit olarak verirsek kendisi ihtiyacına göre değerlendirebilir.’’ şeklinde konuştu.

‘’TOPRAKTAN ÇIKAN ÜRÜNDEN VERMEK MECBURİDİR’’

Öşr ile ilgili de merak edilenleri de yanıtlayan İsa Aktaş, ‘’Bir de öşr vardır, o da topraktan çıkan toprak mahsullerinin zekâtıdır. O da yağmur suyu ile sulanıyorsa 10’da bir, eğer taşıma su ile sulanıyorsa 20’de bir olarak tanımlanmıştır. Örneğin sizin fındığınız, ayçiçeğiniz var; onlar 650 kilograma geldiğinde onun üzerinden öşrünü vermek zorundasınız. Topraktan çıkan üründen vermek mecburidir.’’ Dedi.

‘’EVİ OLAN HERKES ZEKATA TABİ DEĞİLDİR’’

Aktaş, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü; ‘’Mesela insanın asli ihtiyaçları vardır. Her insanın bir eve ihtiyacı var, nafakaya ihtiyacı var, ilaca ihtiyacı var. Eğer sanat erbabıysa kitapları ve aletleri de asli ihtiyaç sayılır. Evi olan, bineği olan, nafakası olan, sanat erbabıysa aletleri olan, ayrıca borcu olmayan ve bunun yanında da 80,18 gr altını olmalı ki bu insan zengin sayılsın. Evi olan herkes zekâta tabi değildir, fakat ev alacak durumu olsa dahi kirada oturan ve zengin olan kişiler zekât vermelidir. Biz diyoruz ki oturmakla ilgili olduğu ev zekâtın dışında kalır. Ben barakada otururum, siz köşkte oturursunuz, öteki sarayda oturur fakat çok değerli olsa bile o ev için zekât vermesi gerekmez. Yani bineği yok diye zekât vermeyecek anlamına gelmez.’’

‘’KAZANCI HELAL DEĞİLSE ZEKAT DÜŞMEZ’’

Şans oyunlarından gelen kazancın helal olmadığını ve o mal ile zekât verilemeyeceğinin altını çizen Aktaş, ‘’Bir insanın kazancı helal değilse; kumardan, piyangodan ise ya da çalmış ise ona zekat düşmez. O haram dediğimiz tüm mal varlığını sahibi belli ise sahibine iade edecek, değilse fakirlere ve hayır kurumlarına dağıtacak. Aynı zamanda bunu yaptığı için tövbe de etmeli.’’ İfadelerini kullandı.

‘’ZEKAT FAKİRLERİN HAKKIDIR’’

Zekâtın kişiler hariç başka yerlere verilmemesi gerektiğini dile getiren Aktaş, ‘’Zekatın iki şartı var, ilk olarak niyet etmesi lazım. Niyet ve temlik şart. ’10 sene önce bir fakire para vermiştim borcunu iade etmedi. Hocam bunu ben zekatıma mahsup edebilir miyim?’ diye sorular geliyor. Temlik burada çok önemli ve diyanetin de bu konuda fetvaları var. İnsanlar borç verdiğini zekat olarak verdiğini söylüyor fakat burada fakirin eline hiçbir şey geçmiyor. Ayrıca Rabbimiz zekat verilecek insanları 8 sınıfa ayırmıştır. Zekat Müslüman fakirlerin hakkıdır asla kurum, kuruluşlara, camilere, Kur’an kurslarına zekat olmaz.’’ dedi.

‘’GEÇİMİNİ SAĞLAYACAK DURUMU OLMAYANLARA ZEKAT DÜŞER’’

Aktaş, zekât verilmesi uygun olan kişileri de şöyle sıraladı; ‘’Tabi bu 8 sınıftan 3’ü günümüzde yok. Zekat toplayan memurlar, köleler ve kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen kimseler günümüzde bulunmuyor. Bunun haricinde çalışan ya da çalışmayan fakat geçimini sağlayacak durumu olmayan kişilere zekat düşer. Yine miskin olarak tabir edilen ve çalışmasa da hiçbir şeyi olmayan kişilere de zekat verilmelidir. Ayrıca dinimiz yolda kalmışlara da zekat verilmesini emreder. Tabi bu durum günümüzde suiistimal edilmektedir. Örneğin vatandaş geliyor diyor ki ‘Ben Edirne’den geldim param var ama çekemiyorum’ gibi şeyler söylüyor. Bu durum tekrar değerlendirilmeli. Ayrıca Allah yolunda ilerleyenlere, ilim yolcularına ya da askerlere verilebilir. Son olarak da borçlulara verilebilir.’’

‘’RAVZA CAMİİ’NDE ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR’’

Ravza Camii’nin durumu ile ilgili de bilgiler veren Müftü İsa Aktaş, ‘’Ravza Camii’ni kısa süre içerisinde bitirmeyi planlıyorduk fakat bu hastalık sebebiyle çalışmaları biraz yavaşlattık. Ramazan ayına yetişecekti fakat açamadık. Yine çalışmalar sürüyor, isteyen bağış yapabilir. 9 dönüm üzerine 100 kişilik yatılı Kur’an kursu, gençlik merkezi, müftülük, konferans salonu ve camii yapılacak. ‘’ diye konuştu.

‘’DİNİ VECİBEYİ YERİNE GETİRİRKEN HARAM İŞLEMEKTEN KAÇINMAK GEREK’’

Aktaş, son olarak şunları söyledi; ‘’Bir kimse araştırmadan fakir diye birine zekât verirse ve o kimsenin zengin olduğu ortaya çıkarsa, kişinin zekatı geçersizdir. Ama aynı insan araştırdı ve fakir olduğunu öğrendi fakat sonradan kişinin zengin olduğu ortaya çıkarsa tekrar iade etmesi gerekmiyor. Bir kurum da aynı şekilde araştırmadan zekatımızı alıp fakirlere vermezse zekatımız, zekat olmaz. Araştırdınız iyidir dediniz ve onlar suiistimal etmişse o zaman günah sizden kalkmış olur. Kişinin zekat vereceği yeri araştırması lazım. Malum FETÖ olayında olduğu gibi bazıları zekat diye, sadaka diye para topluyor fakat keyif içerisinde yaşanıyor o paralarla. En azından dini vecibeyi yerine getirirken haram işlemekten kaçınmak gerek. Bu nedenle kardeşlerime tavsiyem zekatlarını bilmedikleri, tanımadıklarını hiç kimseye vermesin. Fakir de olsa kişi annesine, babasına, dedesine, ninesine zekat veremez. Fakir bile olsa evladına ve torunlara da zekat veremez. Eşine, Müslüman olmayana, zengine, kuruma fitre veremez. Eğer fakir ise 1. Dereceden olmayan akrabalarına zekat vermelidir.’’