Bu konudaki son köşe yazımla tekrar karşınızdayım değerli okurlar.

Konu malumunuz. Adını anmaktan bile imtina duyduğum bir parti yöneticisinin bana ulu orta küfür edişinin üzerinden günler geçti. Bu konuyu tüm çıplaklığı ile burada açık açık duyurdum. Öncelikle üslubumu bilen ve bana destek olan gazetemiz İmtiyaz Sahibi Adem Çil başta olmak üzere tüm büyüklerime, basın kuruluşlarına ve siyasilere teşekkür ediyorum.

Tabi bu küfrü ‘Hak etmiş’, ‘Tahrik var’ diye savunan şahıslar da oldu. Başta Kapaklı Belediye Başkanı Mustafa Çetin bu konu hakkında bir özür bile dilemek şöyle dursun;

‘’Konunun evveli var.. Birbirine küfür etmişler, sokakta bir tartışma olmuş. Sokakta her küfür edene ben ağabeylik mi yapacağım? Konunun evveliyatı var. Mehmet Aymak, gelen vatandaşları karşılayacak ekibin içinde olacak. Şuanda bu bölüm inşaat halinde olduğu için kontrolünü yapıyor. Bir dönem de Aymak’ın izinli olduğu dönemde konuyu alıp ‘Mehmet Aymak’a Kaymak Gibi Maaş’ denince.. Bu TAHRİK EDİCİ BİR SÖYLEM. Bu onların kendi aralarında yaptığı bir tartışma. İkisi de yanlış. Yani doğru bir bilgilendirme yapılmıyor. Şehirlerin kalitesini belirleyen içindeki insanların kalitesidir...’’ ifadelerini kullandı.

***

Öncelikle Sayın Başkan’a hatırlatmak isterim; ben hiçbir koşul altında o şahsa küfürü bırakın, hakaret bile etmedim. Ek olarak ‘’Mehmet Aymak’a Kaymak Gibi Maaş’ söylemini ben değil, CHP Kapaklı İlçe Başkanı Erdinç Yılmaz gerçekleştirdi. Ben yalnızca eleştirisini gazetemde yayımladım. Elbette yazıyı değerlendirdik ve içinde HAKARET EDEN BİR SÖYLEM yoktu. İlk yazımda da söylediğim gibi, cevap hakkınız vardı fakat kullanmadınız.

Değerli Kapaklı Belediye Başkanı Mustafa Çetin de üslubumu çok iyi bilir. Ben kendisine, kendisi istediği halde ‘ağabey’ dememişimdir. Kendisi samimiyet kurmak istiyor olabilir fakat görevi başındaki bir başkan ile gazeteci ağabey - kardeş olamaz. Bu konuda da özellikle kendisinden ‘AĞABEYLİK’ beklemedim. Hz. Ömer’in dediği gibi, ‘’ Fırat'ın kenarında bir koyun kaybolsa Rabbim hesabını benden soracaktır'' düsturu ile kendisinin patronu olduğu Aymak’ı konuyla ilgili uyarmasını bekledim.

***

Bilgilendirmelerin ardından gelelim soru faslına.. Sayın Başkan, eleştiriyi bizzat ben dahi yapmış olsam içerisinde hakaret bulunmuyorsa, gazeteci olarak görevimi yapmış addedilirim. O şahıs, eleştiriyi yersiz bulmuş ise bir basın açıklamasını tarafım da dahil tüm gazetecilerle paylaşır ve haberleştiririz. Yılların siyasetçisi (!) sizlere, siyasi düsturu öğretmek görevi bana düşmedi.. Değil mi?

***

Oldu Sayın Başkan, her eleştiriye sövelim, her köşe yazımızda çıkın bir kuytu köşede bizlere ‘’Sizi şöyle yapacağız, böyle edeceğiz’’ deyin. Nasıl olsa ‘tahrik etmiş’ diye ucuz, basit bir savunma oluşturmuşsunuz. Siz şuna ‘Benim maçam yemiyor, haksız olduğunu bilsem de çıkıp iki kelime edemiyorum’ desenize. ‘Kötüyse de partimin kötüsü’ desenize.. Siyasi kariyer hedefleriniz, insanlığınızın önüne geçmiş. Yazık.

***

Son olarak açıklamanızda haklı bulduğum bir cümle var. Şehirlerin kalitesini belirleyen içindeki insanların kalitesidir. Bu olaydan sonra da inanıyorum ki, samimi insanlar benim ve sizin kalitenizi görmüştür..

Kaygılarımla..