15 Temmuz 2016 tarihi bu milletin hafızasında nasıl dehşetengiz bir ihaneti ifade ediyorsa, demokrasi nöbetlerinin başladığı 16 Temmuz 2016 tarihi de dirilişin, direnişin, egemenliğin, millî gururun hafızalara kazındığı tarihtir. 

Fetullahçı terörist askerleri, polisleri, hâkimleri, savcıları, öğretmenleri, doktorları, bürokratları ve her görüşten envai çeşit siyasetçiyi kirli emellerine alet eden CIA tarafından dört yıl önce kanlı bir işgal girişimi oldu. Bazıları buna darbe deseydi kalkışmanın oluş şekline, işbirlikçilerine ve sonuçlarına bakıldığında bunun apaçık bir işgal girişimi olduğuna şüphe yoktur.

Allah yüzümüze baktı ve CIA’in işgal girişimi başarılı olmadı ve şimdi söz konusu vartanın dördüncü sene-i devriyesinde geçen dört yılın muhasebesini yapmak durumundayız. Zira fetullahçı terörizmle savaş hâlen devam etmektedir.

OHAL KHK’ları ile kamu görevlerinden ihraç edilen hainlerin örgütlenip intikam yeminleri ettiklerini görüyoruz.

Fetullahçı teröristlerin yakınları devlete, millete lanetler, beddualar yağdırdığını görüyoruz.

CIA’in siyaset içindeki kliklerinin FETÖ projesi başarılı olamayınca partilerinden istifa edip okyanus ötesi destekli partiler kurduğunu görüyoruz.

Siyasetçi olduğu için kendisine dokunulmayan anlı şanlı fettoşçuların FETÖ’yü aklamak için imalı demeçlerle kamuoyuna mesaj verip durduğunu görüyoruz.

Arkası sağlam fetullahçı teröristlerin ihanet dolu geçmişlerine rağmen kritik makamlara getirildiğini görüyoruz.

Bunca olumsuzluğa rağmen bardağa dolu tarafından bakmasını bilmek gerekir.

15 Temmuz 2016’ya kadar himmet diye milleti haraca bağlayan, hizmet diye tüm esnafa salma salıp racon koyan, abi abla ayağına kendisine yan bakanı topa tutan, din iman deyip en büyük din düşmanlığını yapan bir örgütten bahsettiğimizi unutmayalım. Daha düne kadar yasama, yürütme, yargının yanına dördüncü kuvvet olarak cemaati ekleyenler vardı. Kimse de buna itiraz etmiyordu. FETÖ’den destur almadıkça çoğu kuruma devlet görevlisi olarak girmenin imkânı yoktu. İşte böylesine anormal bir süreçten geçip bugünlere geldik.

Şimdiden sonra yapılması gerekenleri, yapılmış iyi işleri örnek alıp kötü işlerden ders çıkararak belirlemek gerekir. Toplumsal Adalet ve Yardımlaşma Derneği (Tay-Der) olarak her zaman söyleyegeldiğimiz mühim bir tespit vardır:

FETÖ 50 yıllık bir terör örgütüdür; bir ucu CIA’e, bir ucu MOSSAD’a, bir ucu BND’ye, bir ucu siyonizmin karanlık köklerine gider. Böyle bir örgütün yok edilişi de 50 yıl sürebilir. Gâyet normaldir. Normal olmayan bu örgütün bir gecede, bir ayda, bir yılda hatta birkaç yılda bitirilmesini beklemektir. O hâlde FETÖ ile mücadele eden tüm güvenlik güçlerimize ve isimsiz kahramanlara karşı daha saygılı, sabırlı ve anlayışlı olmalıyız. 

Tay-Der olarak şu ana değin elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Şimdiden sonra ise FETÖ mevzuna daha geniş perspektiften bakarak FETÖ ile aynı dalda oynayan benzeri oluşumlara karşı da pozisyon almaya ağırlık vereceğiz.  Zira FETÖ miadını doldurmuştur. FETÖ’yü kurgulayan üst akıl bunu görerek FETÖ benzeri din kisveli cemaat oluşumlarını terörize ederek her an yeni FETÖ’ler meydana getirebilir. Nitekim bu yönde çabalar olduğu gözlenmektedir. O hâlde “Müslüman bir delikten iki kere sokulmaz” düsturuna binaen daha uyanık olmalı, gerekli tedbirleri bu sefer önceden almalıyız. Bu noktada Tay-Der olarak devletimizin tüm birimleriyle omuz omuza hareket edeceğiz.

FETÖ ile mücadele vazifesi, sadece devletin belirli birimlerine yıkılmamalıdır. Devleti ortadan kaldırmaya ve milleti siyonizmin kölesi yapmaya kasteden bu şeytani örgüt ile milletçe topyekün mücadele etmeliyiz. Aksi hâlde başarılı olamayız. İşte tam bu noktada Tay-Der’in misyonu da tam olarak devletle millet arasında koordinasyonu sağlamaktır.

Velhasılıkelam bundan sonra yapılması gerekenleri sıralarken ilk maddeye milletin şuurunu diri tutmayı yazmalıyız. FETÖ’nün farkındalığına varılmıştır ancak FETÖ ile mücadele konusunda milletin bu mücadeleyi sahiplenmesi hatta içselleştirmesi zarurettir. Tekrar hatırlatmak isterim ki 15 Temmuz’da işgal girişimi başarılı olsa idi bugün Suriye’den daha kötü hâllere düşecektik!

Bunda sonra yapılması gerekenlerde ikinci öncelikli madde ise FETÖ ve türevleriyle daha etkin mücadele için yasal altyapıyı güçlendirmektir. Özellikle Türk Ceza Yasasına bir katalog suç türü olarak Vatan Hainliği bölümü açılmalı ve bu bölümün kenar başlıklarından biri de terör olmalıdır. Tüm vatana hıyanet suçları da mutlak surette idamla tecziye edilmelidir. Edilmelidir ki vatandaşın yüreği soğusun! 15 Temmuz gecesi bir bombayla 50 özel harekât polisini şehit eden haini düşünün; yargılaması yıllarca sürüyor, bu süreçte kendisini bir avukat ordusu savunuyor, duruşmalara sırıtarak gülüp çıkıyor, hâkime savcıya parmak sallıyor, şehit yakınlarını tehdit ediyor, en sonunda uyduruk bir ceza alıyor ve hapishanede tabiri caizse yediği önünde yemediği arkasında besleniyor. Aynen terörist başı Apo gibi… Bu tasvirini ettiğim gaflet durumu tüm FETÖ hainleri için aşağı yukarı aynı şekilde gerçekleşmektedir ve halk da haklı olarak isyan etmektedir. O hâlde tez elden bu arıza giderilmelidir.

Bundan sonra yapılması gereken bir diğer mesele ise FETÖ ve türevleri ile daha dişe dokunur mücadele için istihbaratın güçlendirilmesi ve istihbaratçıların yetkilerinin arttırılmasıdır. Öyle ki FETÖ dahil suçüstü yakalanan tüm teröristlerin canı istihbaratçının inisiyatifiyle o an cehenneme gönderilebilmeli ve istihbaratçılar bu sebeple kimseye hesap vermemelidir. Özellikle suç üstü yakalanan FETÖ’cüler için zamanında vur emri çıkarılmış olsaydı bugün bir Adil Öksüz ya da Can Dündar sorunumuz olmazdı. Yurt dışında tespit edilen firari fettoşçular da istihbari operasyonlarla görüldükleri yerde öldürülmeli, bunun için yerli kaynaklarla işbirliğine gidilmelidir. Bu konuda hiçbir şey yapamıyorsak bile SVR’nin (eski KGB’yi) ya da MOSSAD’ın suikastlerini örnek alırsak çok başarılı sonuçlar alabiliriz.

Fetullahçı teröristlerle çetin mücadelemiz tavizsiz devam edecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.  2020 Yılı içinde terörist başı Fetullah Gülen’in leşini görmek de inşallah bu millete nasip olacaktır.

Bu vesile ile 15 Temmuz Demokrasi Bayramını coşkuyla kutluyor, şehitlerimizi şükran ve rahmetle anarken aziz milletimizi saygıyla selamlıyoruz.