Merhaba Değerli Okur,

Bir insan ne için yaşar? Şerefi, namusu için yaşar. İnsanın işi, gücü, ekmeği; şerefidir, namusudur. Eğer o ekmeğe uzanan bir el varsa kırılır. Şerefli bir insan namusu için sonuna kadar mücadele eder, yeri gelir can verir.

Özellikle biz gazetecilerin genellikle yaşadığı bir sorun vardır. Birinin hoşuna giden bir haber yaparsın, senden iyisi yoktur. Gün gelir eleştirirsin en kötü kişi sen olursun. Bir daha eleştirirsin işinden, gücünden olursun. Genelde yaptıkları iş aboneyse aboneliği iptal eder, reklamı varsa reklamını keser. Hele birde makam, mevki sahibi ise ‘abone olma, reklam verme’ diye sağa sola baskı yapmaya kalkışır. Hatta bazıları olayı o kadar ileri götürür ki kimileri bizimle fotoğraf çektiremez, ofisimize gelemez, paylaşımlarımızı dahi beğenemez.

Kapaklı Gazetesi 2013 yılında kuruldu. Önümüzdeki aylarda 8. kuruluş yılımızı kutlayacağız. Kurulduğu günden bugüne inandığı değerler ve gazetecilik meslek ilkelerine sımsıkı bağlı kalan Kapaklı Gazetesi, daima bu tür baskılarla karşı karşıya kalmıştır.

Kapaklı Gazetesi, kendi öz kaynakları ile her daim ayakta kalabilecek güçte ve kabiliyettedir. Bu tür baskı ve yıldırma gayretleri bizi yolumuzdan asla döndüremeyeceği gibi her geçen gün inandığımız değerlere daha sıkı sıkı sarılmamızı ve mücadele azmimizin artmasını sağlamaktadır.

Kamu görevi yapan bir gazetecinin işiyle gücüyle, ekmeğiyle uğraşmak ise acizliktir, şerefsizliktir, namussuzluktur. Tüm meslektaşlarım adına bu tür yaklaşımlarda bulunanları kınıyorum, lanetliyorum.

Bizleri bu şekilde baskı altına almaya, susturmaya çalışanlara geçmişte yaşamış olduğumuz tecrübeleri hatırlatmak isterim. Bugün tıpkı sizler gibi o çok sevdiğiniz koltuklara güvenip işimizle gücümüzle, ekmeğimizle uğraşanlar, koltukları altlarından gider gitmez çoktan siyaset çöplüğündeki yerlerini aldılar.  Gün gelecek sizlerde siyaset çöplüğünde kaybolup gideceksiniz. Bizler her daim burada olacağız ve inandığımız değerler için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Sözlerime Pir Sultan Abdal’ın şu şiiri ile son vermek istiyorum;

Koyun beni hak aşkına yanayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Yolumdan dönüp de mahrum mu kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kement işte boynum asarsa
İşte hançer işte başım keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Bir gün mahşer olur divan kurulur
Suçlu suçsuz varsa orda bulunur
Piri olmayanlar anda bilinir
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

PİR SULTAN'ım arşa çıkar ünümüz
O da bizim ulumuzdur pirimiz
Hakka teslim olsun garip canımız
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Kalın sağlıcakla….