Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu kelimeler yalnızca üzerine alınanlar içindir. Geride kalan meslek erbabı büyüklerimi ve yaşıtlarımı tenzih ederim.

Son günlerde bazı güruhlarca çıkarılmış ''Kopyalama'' lafları dilden dile dolanıyor. Önceleri benim de tepkili olduğum bir durumdu ama atalarımız ''Lafa değil, konuşana bak'' diye boşa dememiş anlaşılan...

Gelin bir hatırlatma yapalım 'tahsilli' arkadaşlara. Üniversite Gazetecilik 1. sınıf dersinde okutulan haber atlama/haber atlatma gibi konular vardır. Bir haberi, bir başkası yaparsa kendi kaynağından aldığın bilgilerle sen de yapabilirsin. Bunun çalmakla, çırpmakla, KOPYALAMAKLA ilgi ve alakası yoktur. Lakin değineceğim konu bambaşka. Bu arkadaşlar bu tahsili görmedi mi diye merak içerisindeyim açıkcası.

Çünkü bize okula girer girmez 'Nasıl gazeteci olunur?' başlığı altında, derslerden önce 'GAZETECİLİK ETİĞİ' denilen efendilik düsturu öğretildi. Bu etikte de birbirine hırsız demek, bir başkasının HABERCİLİĞİNİ SORGULAMAK ve bu tip boş laflarla çirkeflik yapmak yoktu. Bize öğretilen bu derste, meslektaşına yeri geldiğinde bilgi vermek de vardı yardım etmek de. Çünkü biz rakibiz arkadaşlar, düşman değil. Düşman arıyorsanız, egolarınıza bakın.

Kısacası demem o ki gelin bu gafletten dönün birbirimizin yüzüne bakacak, 2 çift hoş laf edecek yüzümüz olsun. Dönemiyorsanız kamuya açtığınız bilgi, belge ve enformasyonun alınıp işlenmesinden rahatsız olmayın. Tıpkı benim Kızılay haberinde ve nicelerinde olmadığım gibi...

En önemlisi de,
Ağlayacaksanız, oynamayın...