Cumhurbaşkanı Adayı ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Çorlu’da düzenlenen mitingde vatandaşlarla bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı adayı ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, seçim kampanyası çerçevesinde yurt gezilerini sürdürüyor. 31 Mayıs 2018 Perşembe günü saat 19:00’da Çorlu’da miting düzenleyen Akşener, vatandaşlarla bir araya geldi. 

‘’BU MEYDAN BÖYLE KALABALIK GÖRMEDİ’’

Cumhurbaşkanı Adayı ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, konuşmasında şu ifadelere yer verdi; ‘’Bugün burada olmaktan nasıl bir heyecan duyduğumu sizlerle paylaşmak isterim. Bu meydan, meydan olalı böyle kalabalık görmedi, Allah sizden razı olsun. Bu Ramazan gününde işinizi gücünüzü bıraktınız ve buradasınız, benimlesiniz. Hakkınızı helal edin. 

‘’KADINLAR HUZUR İSTİYOR!’’

Biz önce kadınlarla yola çıktık, sonra gençler bizimle yola çıktı. En son da erkeklerimiz bizimle yürümeye başladı. Kadınlarımızın aklında çocukları, eşleri için duyduğu endişe vardı. Vatanları için duyduğu endişe vardı. Çünkü kadınlar sokakta rahat, huzurlu gezemiyordu. Şiddet, taciz, istismar almış başını gitmişti. Çocuklarımız üzerinde de aynı şiddet, aynı istismar ve aynı huzursuzluk vardı. Kadınlar huzur istiyor! Kadınlar evlatlarının bir işte çalışmasını, bir işi olmasını istiyor. Kadınlar, kocalarının akşam eve huzurla, filesinin içinde ne varsa onunla gelip, huzurlu bir şekilde sofraya oturup, hayatını huzurla tamamlamak istiyor. 

‘’İYİ Kİ SİZİ DİNLEMİŞİM’’

Ama Türkiye bugün; kadına, çocuğa, gence yönelik her bir kararın yanlış olduğu, 16 yılda benden veya sizden diye bölündüğü bir süreci yaşıyor. Yandaşların kayırıldığı, yandaş müteahhitlerin zengin olduğu; bizim çocuklarımız işsizken Ak Parti’den kağıt getirenlerin önce Vali, sonra Kaymakam veya Belediye Başkanı veya Rektör yanında 1 ay özel kalemde çalışıp, imtihansız, kayırılarak ballı maaşlar alınmasını sağlıyor. Bu nedenle bir kadını, bir anayı, ‘Yürü arkandayız’ dediler ve yola çıkardılar. Allah bin kere sizden razı olsun. İyi ki sizi dinlemişim. 

‘’İYİ PARTİ OLMASAYDI BUGÜN BURADA KİM KONUŞACAKTI?’’

Çok şeyler yaşadık. Bu partiyi milletim istedi kurdum, milletim istedi Cumhurbaşkanı Adayı oldum. Ama enteresan, partinin kurulmasının önüne geçilmek istendi. Dayandık, direndik. Sonra bir baktık 24 Haziran’da baskın maskın değil, süper baskın bir seçim ortaya çıktı. Biz ‘Peki dedik, hayhay buyurun’. Şimdi kendileri ağlıyor. Sanki seçim kararını bu muhacir kızı aldı. Arkasından bir çatı aday muhabbeti geldi. İşte İYİ Parti, CHP, Saadet Partisi hatta HDP, biz bir araya gelelim Abdullah Gül’ü aday gösterelim dendi. Ben de o zaman dedim ki ‘Milletime söz verdim, kadınlara söz verdim. Sözümden cayamam. Sayın Gül aday olsun, çok sevinirim. Ama sözümden geri dönmem’ dedim. Herkesin kuyruğu birbirine değiyormuş. 7’den 77’e yan yana gelmeyecek insanlar birleşip bana sövdüler. Neymiş çatı adaya karşı çıkmışım, fena mı oldu? Şimdi bir Cumhur İttifakı var, adayı Sayın Erdoğan. Bir Millet İttifakı var adayı Sayın İnce, ben, Sayın Temel Karamollaoğlu adayız. Yani ittifakın içinden 3 aday çıktı. Son derece şenlikli, neşeli kampanyalar oluyor. Hayal edin İYİ Parti olmasaydı, ben adaylığımı geri çekseydim. Bugün bu meydanda kimler konuşacaktı? Ya Sayın Erdoğan, ya da Sayın Abdullah Gül. Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum; Engelleri aşa aşa bugün sizlerle beraberiz.

‘’BU TÜLBENTLERLE MÜZE AÇACAĞIM’’

Şimdi her gittiğimiz yerde kadınlarımız bana tülbent, yazma, yemeni hediye ediyorlar. Bunun anlamı şu; bu çeyizlerden çıkıyor. Kadının hayallerini, umutlarını, gelecekle ilgili düşüncelerini içine gömdüğü, Türkiye’nin yani bu coğrafyanın barış, kardeşlik, aile sembolüdür. Bu tülbentleri her yerden alıyorum. Bunları sizlerle paylaşıyorum ve diyorum ki; Allah nasip edecek, siz destek vereceksiniz, ben Cumhurbaşkanı olacağım, sarayı bırakıyorum ve Çankaya köşkünde bu tülbentlerle, Türk kadınını simgeleyen bunlarla, bir müze açacağım diyorum. 

‘’BİR YÜZÜKLE YOLA ÇIKTIN GEMİCİK FİLON VAR’’

Damat kızmış. Hani FETÖ okullarından mezun damat var ya? Kızmış. Diyor ki ‘Çılgın projeler varken, yani tülbent müzesi. Çok şaşırdım.’ Senin şaşıracağın belli be kardeşim. Kayınpederin her bir cümleme ismimi anmadan cevap veriyor. Ben gittiğim her yerde çocuklara, gençlere, ‘Cebinde kaç lira var?’ diyorum. Çocuklarda 5 liranın üzerinde çıkmadı. Daha yaşı büyük evli olanlarda en yüksek para 20 lira çıktı. Kayınpeder çok kızdı. Gitti Erzurum’a dedi ki; ‘Biri de çıkmış milletin cebinden para soruyor, sen kendi cebindeki paraya bak.’ Ya Allah büyük, böyle insanı şaşırtır. Kardeşim bir siyasetçinin görevi milletin cebinde ne olduğunu bilmektir! Eğer o cepte para yoksa, o paranın olmasını sağlayacaktır. Ama şuuru nasıl? ‘Sen cebindeki paraya bak’ diyor. Sen baktın işte kardeşim. Bir yüzükle yola çıktın, gemicik filon var. Dünyanın ilk 10 en zengin siyasetçisisin. E yüzükle başladın, nasıl oluyor en zengin politikacı olmak? Ve bu yüzüğü gösterdiğinde dedin ki ‘Ey ahali benim mal varlığım şu yüzük, zengin olursam bilin ki Tayyip Erdoğan hırsızlık yapmıştır.’ Ben demedim ki, sen dedin. Doğru söyledin, bu kadar mal mülk nasıl yapılır? 

‘’VATAN ÇOCUKLARININ CEBİNDE 5 LİRA VARSA BATSIN BU DÜNYA’’

Çiftçi tarlaya küsmüş, esnaf can çekişiyor, işsizlik almış başını gitmiş, ülkede şiddet olayları artmış ve ‘Niye soruyorsun?’ Soruyorum çünkü sizlerin vergileriyle oluşturulan o bütçenin nasıl harcandığını gösteriyor. Bir Bakan çocuğu, ‘Neredesin oğlum?’ ‘Rezidanstayım baba’ ‘Ne kadar para var oğlum?’ ‘Az var 2 trilyoncuk baba’. Bakan çocukları, hiçbir baltaya sap olamamış bakan çocuklarının evlerinde 2 trilyoncuk var da; vatan çocuklarının cebinde 5 lira varsa batsın bu dünya! İşte bunu düzeltmek için geliyoruz. 

‘’TRAKYA’YI VE TRAKYALIYI CEZALANDIRDILAR’’

Ben Rumeli Drama göçmeni bir ailenin kızıyım, kıt kanaat geçinmeyi öğrenmiş aileleriz biz. Trakyalı vergisini zamanında öder, borcu harcı yoktur, çocuğunu okutmaya çalışır, elektrik parasını zamanında yatırır, su parasını zamanında yatırır ve kimseye borç takmaz. Zaten maaşlı olunduğu için en başından kesilir. Ama Trakyalının bu vatan sevgisini anlamayanlar Trakya’yı ve Trakyalıyı cezalandırdılar. Onlar alışık abidik gubidik malı götürmeye, malı götürmediğiniz için size de kızdılar.

‘’BUNLARIN CUMHURİYETE ALERJİSİ MEVCUT’’

Bir de Trakyalının önemli bir özelliği vardır, Atatürk’ü sever. Severiz be! Biliyorsunuz, bunlar Atatürk’ü sevmezler. Şimdi şöyle bir durum oldu; İYİ Parti kurulmadan evvel bu arkadaşlar 10 Kasım’da, 23 Nisan’da, 19 Mayıs’ta küllüm hasta oluyordu. Mutlaka hasta oluyorlardı. Kimi hastanelik oluyordu, kimi evinde yatıyordu. İYİ Parti kuruldu, Meral Akşener ortaya çıktı, bunlar turp gibi oldu. Bir iyileştiler, bir iyileştiler. Önce onlara iyi geldi, şimdi Türkiye’ye iyi gelecek inşallah. Bunların Cumhuriyete de bir alerjisi mevcuttur, o alerji orduya da kaydı ve Türk Ordusu’nun içine tükürdüler. 

‘’ZENGİN FETÖ’CÜLERİN HEPSİ DIŞARIDA’’

Bakın bir anne var; demin Uzunköprü’de söyledim, Çanakkale’de söyledim Harbiyeli oğluna müebbet vermişler. Buradaki mesele şu, önce böyle içine tükürdüler Balyozlar, Ergenekonlar… Arkasından 15 Temmuz’daki Darbe Kalkışması sebebiyle tekrar bir yumruk geldi. Benim dikkatimi çeken bir şey var. Küçük yerlerde herkes yanındakinin kim olduğunu bilmez mi? Bilir. Zengin FETÖ’cülerin hepsi dışarıda doğru mu? E garibanlar nerede? Çaycı, çorbacı hapiste. Bu hanımefendinin oğlu, Harbiyeli. Ben Bursa’da okulumu yatılı okudum. Babam beni okula götürdüğünde okul müdürüne dedi ki kızım devletime emanet. Hanımefendinin de oğlu devlete emanet.

‘’OLAN GARİBAN ANANIN ÇOCUKLARINA OLUYOR’’ 

Ey Tayyip Erdoğan, komutanlarına el süremedin, 18 yaşındaki çocuklara mı gücün geçti? O sana emanetti, devlete emanetti. Erkeklere soruyorum, askerlik yaptınız, 5 günlük bir ersiniz. Komutan ‘Yürü’ dedi ‘Hayır’ diyebilir misiniz? Dolayısıyla bu çocukların yerine onları oralara götürenler ceza görmelidir. Ama damatlar kaçak, damatlar bakan ve oğullar milletvekili adayı, Pensilvanya’ya gidip yüz sürenler milletvekili adayı; olan gariban ananın çocuklarına oluyor. Dolayısıyla Türk Ordusu’nu tekrar Metehan’dan itibaren tüm savaşçıların tarih yazdığı gibi dünyanın ilk düzenli ordusu olarak tanımlanan Türk Ordusu’na gereken itibarını iade edeceğiz. 

‘’TÜRKİYE’Yİ ÇUKURDAN ASKERLERİMİZ ÇIKARIYOR’’

Yani nasıl bir şeydir, binalara savaş açtılar. Kuleli’yi, Işıklı’yı, Maltepe’yi tekrar açacağız. Arkasından GATA’yı açacağız ve Harp Akademileri’ni yeniden açacağız. Önce ordumuzun itibarını iade edeceğiz. Bunlar hata yapıyor, Türk Ordusu sizin gibi anaların büyüttüğü çocuklardan oluşur. Bunlarınkiler askere gitmiyor ki? Buradaki kadınlar gibi kadınlar kına yakarlar. Biz evlenirken analarımız bizim elimize kına yakar o ailede hayat sürdürelim diye. Sonra bizim çocuklarımız olur, erkek doğanı askere gönderirken biz kadınlar kına yakarız vatanına kendini adasın diye. Bir de kurbana kına yakılır, kurban olsun diye. İşte kına ve tülbent, bunların anlamadığı bir şey. İkisi de adanmışlıktır. Öncelikle bunların bozduğu, bunların hatalarını sizin gibi kadınların doğurduğu çocuklar yani askerlerimiz kurtarıyor. Türkiye’yi çukurdan askerlerimiz çıkarıyor! 

‘’DEVLET GENCİNE İŞ BULMAK ZORUNDADIR’’

Size açık açık söyleyeyim ne FETÖ’su, ne metosu, ne çetosu; ne askeriyeye, ne polise, ne eğitim sisteminin içine giremeyecekler. Huzurunuzda söz veriyorum. Devlet, gencini okutmak zorundadır. Devlet gencine iş bulmak zorundadır. Eğer gencinize iş bulamıyorsanız anasının, babasının önünde mahçup etmeyeceksiniz. Onun için gençlerimize iş bulana dek 500 lira işsizlik maaşı bağlayacağız. Emeklilerimize her bayram 1.500 Türk Lirası ‘İyi Bayramlar’ hediyesi vereceğim. Ben bunları söyleyince abi hopladı, dedi ki ‘Kaynağı nereden bulacak?’. Bakanlar, bakan çocukları, bakan eşleri, bakanların gelinleri, damatları, müsteşarlar, müsteşarların eşleri çok lüks kiralık arabalara biniyor. Sizin cebinizden çıkan paralarla alınan lüks arabalara biniyor. Ben ne yapacağım biliyor musunuz? ‘İnin dışarı, inin arabalardan’ diyeceğim. O hak çocuklarımızındır. 

‘’ÖĞRETMENLERİ MESLEKLERİNDE İŞ SAHİBİ YAPACAĞIZ’’

Akşener sözlerine devam ederken sahneye Murat isimli bir çocuk geldi. Minik çocuğun Akşener’den talebi ise ‘Öğretmenleri atayın da annem işe gitsin’ oldu. Çocuğun bu talebine Akşener’in cevabı ise şu oldu; ‘’Madem be hey şaşkın! Tayin etmeyeceksin madem, bu kadar okulu neden açtın? Batman’da bir kız tanıdım, kocası Antep’de. Hani bunlar aileye çok önem verirdi? Hem ücretli öğretmen var, kadrolu öğretmen var. Bu öğretmenlerin hepsi kadroya geçecek. Norm kadroya göre birikmiş öğretmenleri tayin edeceğiz. Yani artan öğretmenleri de mesleklerinde iş sahibi yapacağız. Yarın Çorlu meydanında hesabını sorarsınız. ‘’

AKŞENER’İN ‘İYİ KART’ PROJESİ!

Emekli maaşları ve emeklilik yaşı hakkında da açıklamalarda bulunan Akşener, konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü; ‘’Şimdi emeklilerimiz zorda, çoluk çocukları ile ilgili. 2000’den sonra emekli olanlar için gerekli düzenlemeyi yapacağız. Bu arada hiç geliri olmayanlara, net olarak asgari ücretin yarısını İYİ Kart diye doldurup vereceğiz canınız nasıl istiyorsa harcayacaksınız. Devlet vatandaşını dik tutmak zorundadır. Türkiye’nin kaynakları yeterlidir. 81 ey Erdoğan, 81 yandaş müteahhiti zengin ettin. Ben de 81 milyonu zengin edeceğim, var mı diyeceğin? 

‘’HERKESİN KORKUTULDUĞU BİR ÜLKEDE ABBAS YOLCUDUR’’

Ekonomi ekonomi dediler, ekonominin içine tükürdü. Adalet adalet dediler önce FETÖ adaleti, şimdi de oluştu Tayyip Erdoğan adaleti. Adalet tektir. Tarafsız, bağımsız ve siyasi vesayetten uzaktır. Avukatınız Ak Parti’den kağıt getirmeden dava kazansın, ben Meral değilim. Çok enteresandır ben biraz evvel haber aldım; Cumhurbaşkanı Adaylarının hesap açma zorunluluğu var, siz de yardım yapıyorsunuz. Ziraat Bankası’nın Konya şubesinde benim için bir miktar para yatırmaya giden bir arkadaşımıza oradaki memure hanım diyor ki ‘Bu hesaplar ortak, biz bunu Tayyip Bey’in hesabına yatıralım.’ Doymadılar! Yine Ziraat Bankası’nın bir şubesine 20 lira yatıracak, 100 lira havale parası istiyor. Halbuki o yok. Şimdi bu şartlar altında, herkesin korkutulduğu bir ülkede Abbas yolcudur.

OY İSTEDİ

Yani söylemek istediğim şudur; Biz bu ülkeyi güven, huzur, refah ve kardeşlik duyguları içerisinde yönetmeye mecburuz. Devlet dediğimiz, bugün bu ülkeyi yönetenler, devleti yönetenler, sorunlu devlet modelini ortaya koydular; biz ise sorumlu devlet modelini ortaya koyacağız! Benim iki tane şapkam var. Cumhurbaşkanlığı için oy istiyorum sizden. Bir de İYİ Parti Genel Başkanı olduğum için milletvekillerime de oy istiyorum. Arkadaşlarımı size emanet ediyorum. 

Konuşmasının ardından milletvekillerini sahneye çağıran Akşener, milletvekillerini tanıtıp oy isteyerek mitingi noktaladı.