BUCA CEZAEVİ NEDEN ÖNEMLİ?

Kamu kurumlarında milyonlarca memur çalışır. Kimisi işini çok iyi yapar; kimisi de 'bugün git yarın gel' der. Kimisi ayın onbeşini zor getirir; kimisi de her türlü işini bilir. Son zamanlarda kamuya personel alımlarında liyakat tartışmaları oldukça ön plana çıkmışken değeri bilinmeyen, perde gerisinde kalan ama herşeye rağmen vatanperverliğinden ve Devlete hizmetinden ödün vermeyen gizli kahramanlar var. Bunlardan bir tanesini tanıdığım için kendimi çok şanslı hissediyorum ve siz sayın okurlarımla tanıştırmak istiyorum.

Remzi ULUŞAHİN, Buca E Tipi Cezaevinin Müdürü… Bir cezaevi müdürü ne kadar iyi olabilir, görevini nasıl en iyi şekilde yürütebilir diye düşünürseniz aklınıza gelmesi gereken örnek kişi odur.

BİR FETÖ MAĞDURU TUTUKLU GÖZÜYLE ANLATMAK BANA DÜŞER:

Bir defa cezaevleri, kader kurbanlarının yolunun düştüğü yerdir. Önünden bile geçerken yüzümüzü çevirdiğimiz, Allah kimseyi düşürmesin diye mırıldandığımız cezaevlerini hakkıyla yönetmek de oldukça zor bir iştir; çok sağlam psikoloji ve mangal gibi yürek ister. Gereksiz çatık kaşlarla, bağırıp çağırıp azarlamayla, yersiz disiplin cezalarıyla cevaevi yönetilmez. Yönetilirse de başarılı olamazsınız, kader kurbanlarının ahını alırsınız. Remzi ULUŞAHİN, şu dünyada görüp görebileceğiniz en babacan insanlardan biridir. Hiç kimseye peşinen suçlu nazarıyla bakmaz. Önyargılarını yıkmış, herkesle hemhal olabilmiş, dertlilerin derdini anlayabilmiş özel bir insandır.

Bunları nereden biliyorsun diyeceksiniz. Fetullahçı Terör Örgütünün iftiraları nedeniyle uzun müddet Buca E Tipi Cezaevinde tutuklu kaldım. Bu zor süreçte FETÖ mensubu polislerin ve diğer FETÖ’cülerin en ağır baskılarıyla karşılaştım. Tipik FETÖ komplolarına alet olmam için her gün önüme yeni bir evrak getirilip “imzala bunu, imzalamazsan hapiste çürürsün” deniyordu. FETÖ’nün astığı astık kestiği kestik zulüm yıllarıydı. Adliye Çetesi olarak kamuoyunda bilinen bu davada tertemiz hukuk adamlarına iftira atmam için dört yandan kuşatılmıştım. Neden ben seçilmiştim? Çünkü Başbakanımız Binali YILDIRIM Genel seçimlerde özel aracımı tahsis ettim diye Türkiye Cumhuriyeti’nin eli kanlı teröristleri rahatsız olmuştu. O acı ayrıntıları çok da uzatmadan saygıdeğer müdürümüze dönmek istiyorum.

GEZİ KALKIŞMASIN DA, RİZELİ MÜDÜRÜN DİK DURUŞU:

Tamam babacanlık, kadirşinaslık, adamlık falan iyidir, hoştur, herkeste bulunmaz da asıl mesele başka. Remzi ULUŞAHİN, Türkiye Cumhuriyeti için çok büyük bir görevi ifa etmiştir. Gezi Kalkışması esnasında bütün cezaevlerini ayaklandırılmak ve bu ayaklanmanın merkezinin de Buca Cezaevi olması isteniyordu. Çünkü Buca Cezaevi simgeydi. FETÖ’nün postmodern darbelerinden biri olan Gezi Kalkışması; aynen diğer darbeler gibi Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’nın doğrudan parmağı olan çok elim bir vakadır. Ülkede iç savaş çıkartabilmek için Batılı ajanlar her yerde terör estirmiş; ülkenin binlerce yapıtı, eseri, aracı yakılmış; onlarca masum insan canını yitirmiş, ülke ekonomisi allak bullak olmuştur. Batılıların Türk Baharı dediği bu kalkışma; Soros’un alışageldiğimiz iktidar devirme operasyonlarının ülkemizdeki tezahürüydü. Özellikle büyükşehirlerde dirlik kalmamış; gezi zekalılar ile terör örgütlerinin mensupları meydanlarda el ele, kol kola, omuz omuza Devlete meydan okuyorlar, kin ve nefret kusuyorlardı. İşte bu kalkışmanın cezaevlerine de sirayet edilmesi için çok büyük gayretler oldu. Tüm cezaevlerindeki mahkumların topluca isyana kalkışması ve Devletimize karşı yeni bir cephe açılması planlanıyordu. Üs olarak da Buca Cezaevinin seçildiğini; biz cezaevindeyken gelen haberlerden ve dayatmalardan anlıyorduk. Mahkumlara sürekli battaniyeleri yakın, infaz memurlarını enterne edin, hiçbir emir ve yasağı dinlemeyin, yangın çıkarın, yapabilirseniz cezaevini ele geçirin, diğer cezaevleri de sırada sizleri bekliyor, bu hareketinizin karşılığı olarak Ak Parti iktidarı devrildiğinde hepiniz serbest kalacaksınız gibi telkinler yapılıyordu. Telkinleri yapanlar kimlerdi diye merak edebilirsiniz. Cezaevini uyduruk nedenlerle ziyaret eden her kademeden FETÖ militanları, koğuşlara atılan zarflar, pusulalar vb. çok çeşitli yöntemler vardı.

Buca Cezaevindeki mahkumlar ne kadar daralırsa daralsın, ne kadar sıkıştırılırsa sıkıştırılsınlar bir türlü isyana kalkışmıyorlar, Gezi Kalkışmasına omuz vermiyorlardı. İşte bu kararlı tutumun nedeni Rizeli babacan müdür Remzi ULUŞAHİN Bey’dir. Tüm koğuşları gece gündüz demeden her saat tek tek dolaşarak mahkumlarla konuşuyor, çay içiyordu; Gezi Kalkışmasının bir ihanet planı olduğunu, köklerinin dışarıda olduğunu, maksadın iç huzursuzluk ve kardeş kavgası meydana getirmek olduğunu anlatıyordu. Hem de hiç bıkıp usanmadan… Etkili de oldu. Remzi Müdür’ün içten ve samimi olduğunu gören mahkumlar; üçüncü kişilerin her türlü baskısına rağmen Devletine isyan etmedi, büyüğünün sözünü dinledi. Heybetli Remzi Müdür, koca cezaevini korku ve tehditle değil; sevgi ve iyiniyet ile yönetiyordu. O, gerçekleri görüyor ve mahkumların ikinci kez kader mahkumu olmasını inisiyatif alarak engelliyordu.

Bilmem, kaç tane bir Remzi Müdür var… Ama çok da olduğunu sanmıyorum. Bana iyilikleri olmadı mı, oldu. Hem de fazlasıyla. Ama yaptığı en büyük iyilik; FETÖ militanları şahsıma saldırırken beni tüm imkanlarıyla koruması olmuştur. Suçsuz olduğumu biliyordu ve bu sebeple kimseden korkmuyor, hiçbir şeyden çekinmiyordu. Az şey mi, asla!

İşte böyledir Buca Cezaevi Müdürü Remzi ULUŞAHİN’in vatanperverliği. O, sözde değil özde vatanperverdir. Kayıtsız şartsız Devleti’nin yanındaydı. Yine de öyledir. Görevinin başındadır. Allah ömrüne ömür katsın, yaptığı iyilikleri kendisine hem bu dünyada hem de öbür dünyada katbekat döndürsün diye dua ediyorum. Amin demesi de sizden...